39. İstanbul Film Festivali Ulusal Film Yarışması’nda Yer Alacak Uzun Metraj Filmler Belli Oldu!

IMDb: 5,1

Bir Türkiye distopyasındayız. Devlet, tek bir koldan yayın yapan yeni yayın ağları kurmuştur. Mehmet, inşaat alanlarının ortasından güvenlik vazifelisi olarak çalıştığı apartmana ulaşmak için yürür. O gün, belediyenin apartmana yeni bir anten yerleştireceğini öğrenir. Ama belediye görevlisinin anteni takarken düşmesi sonucu Mehmet’in gerçeklik algısı bozulmaya başlar. Anten ve antenden gelen yayın apartman sakinleri için bir tehdit haline gelmeye başlayınca, Mehmet buna sebep olan tuhaf varlığın peşine düşer.

IMDb: Şimdi puanlanmamış.

Atanamamış bir öğretmen olan Emre (29) ailesinin yönlendirmesiyle, eğitimini alıp güvenlik vazifelisi olur. Evvel bir bankada çalışır ancak banka Emre’den mutlu kalmayınca şirket onu yıllardır atıl duran bomboş bir plazada görevlendirir. Emre İstanbul’da, 27 katlı, içinde kendisinden öteki kimse olmayan bu plazada 12 saat geçirmek zorundadır. Kimsenin olmadığı bu plazada Emre, kendini hiç beklemediği olayların ve karışık bir aşkın içinde bulacaktır.

IMDb: 6,7

Nasipse Adayız, İstanbul’da bir belediyenin lider aday adayı olan Hekim Kemal Güner’in bir günde geçen trajikomik kıssasını anlatıyor. Lider adayı olmak için çalışmalarına devam eden Kemal, Bir Numara’nın adaylığını anons edeceği geceye heyecanla hazırlanmaktadır. Eski eşi de dahil, Kemal’in etrafındaki herkes bu delice koşturmaya şahit olur. Bir Numara’nın gözüne girip aday olabilmek için her yolu deneyen Kemal, adaylığının açıklanacağı kıymetli gecede beklenmedik olaylarla karşılaşacaktır. Bir adayın gözünden siyasetin farklı yüzünü, yapılan pazarlıkları, politik stratejileri ve insanın karanlık yüzünü gerçekçi bir üslupla anlatan Nasipse Adayız, Ercan Kesal’ın yazıp yönettiği birinci uzun metrajlı sinema.

IMDb: Şimdi puanlanmamış.

Sinan, kör bir şairdir. Üç yaşındayken görme duyusunu yitirmiş olsa da körlüğüyle barışık bir insandır. Sinan’ın eşi Nilgün, Sinan’a görme dünyasını armağan etmek ister ve onu ameliyat olmaya ikna eder. Başarılı geçen ameliyatla birlikte Sinan muhakkak meçhul görmeye başlar lakin bir süre sonra tuhaf ahenk karmaşaları baş gösterir. Nilgün, yaşanan kaosun körlükten kalma alışkanlıklarla ilgili olduğuna inanır ve görme dünyasına ahenk sağlaması için Sinan’ın üzerindeki baskısını arttırır. Bu tansiyon, birbirlerinin kişiliklerini sorguladıkları trajik bir hesaplaşmaya yanlışsız ilerler. Tam da bu süreçte hekimi, ikinci bir ameliyat olmadığı takdirde Sinan’ın eskisi üzere kör olacağını açıklar.

IMDb: Hünüz puanlanmamış.

Hayati, yazma yeteneği körelirken evliliği de çökmekte olan bir muharrirdir. Annesinin bahçesindeki kurumuş ceviz ağacını diriltmeyi takıntı haline getirmiştir. Babasının mevt sebebini ve geçmişi kurcaladıkça yalnızlığı daha da derinleşir. Karısı Yaprak’ın diğeriyle alakası olduğunu bilse de sinik ve pasif kişiliğinden ötürü önemli bir reaksiyon gösteremez. Her şey aykırı giderken yakın arkadaşının nişanlısı Serap ile tanışır. Vaktinde âşık olduğu kıza benzeyen Serap, yazma konusunda Hayati’ye ilham verir. Bu sırada, ceviz ağacı da tomurcuklanmaya başlar. Hayati, annesinin mevti ve karısının oburuyla kaçışından sonra denetimi kaybeder. Konutunda çıkan yangından sonra kasabayı terk eder. Birkaç gün sonra, polis gölde yanmış bir bayan cesedi bulur. Hayati karısını öldürmekle suçlanır. Saf olmasına karşın savları kabul eder.

IMDb: 4,8

Hepimiz bir şeylere inanıyoruz. İnandığımız şeylere hayatımızı adıyoruz. Aşk, Büyü, vs., aşka ve doğaötesine duydukları inancı sorgulayan iki bayanın öyküsü. Eren ve Reyhan 16-17 yaşlarındayken Büyükada’da bir aşk yaşamışlardır. Eren güçlü bir milletvekilinin kızı, Reyhan onun yazlık konutundaki bekçinin kızıdır. Münasebetleri ortaya çıkınca Eren’in ailesi onları zorla ayırır. Yirmi yıl sonra Eren Büyükada’ya döner. Sinema de burada başlar. Reyhan onu adaya getiren şeyin aşk değil, bir “büyü” olduğuna inanır. Yirmi yıl evvel adalı yaşlı bir bayana bir aşk büyüsü yaptırmıştır. Eren büyüye inanmaz lakin ya bir gerçeklik hissesi varsa, diye düşünmeden duramaz. Bu aşktan vazgeçemeyeceğine nazaran, ne yapıp edip bu büyüyü bozdurması gerekmektedir. İki bayan Büyükada’da eski bir aşkın, eski bir büyünün peşinde, tek günlük bir seyahate çıkarlar

IMDb: 5,9

On yaşında geçirdiği bir kazadan ötürü sakat kalan ve hayatı boyunca beşerlerle ortak bir nokta bulmaya çalışan Şükran’ın diyalogsuz ve trajikomik öyküsünü anlatır Topal Şükran’ın Maceraları. Şükran, beşerlerle bağ kurmak için ne kadar çabalasa da, bilhassa karşı cins ile olan ilgilerinde daima hüsranla karşılaşır ve sonunda hemcinslerine yönelir. Fakat burada da onun karşısına çıkan tek şey hüsran olacaktır ve Şükran tekrar yere düşecektir. Şükran’ın beşerlerle bağlantıya girme çaresizliğinin, izleyici olarak bizim çaresizliğimizden pek de bir farkı yoktur.

IMDb: Şimdi puanlanmamış.

Karadeniz Kıyısı 1925.
On iki yaşındaki Trabzon Rum’u Paris, babasının annesi için yonttuğu hediyeyi almak üzere kamptan kaçar. Geri döndüğünde mübadillerin gönderilmiş ve kampın boşaltılmış olduğunu görür. Yeni rejim Binbaşı Osman’ı hain ilan etmiş, tutuklayıp mübadillerden boşaltılmış olan kampa kapatmıştır. Köklerin ve bağlılığın sorgulandığı bu alacakaranlık, yeni gemi gelene kadar ikisine de vatan olacaktır.

IMDb: Şimdi puanlanmamış.

Ahmet Dirimlioğlu, psikoloji temalı romanlar yazan bir müelliftir. Yeni romanını sessiz ve huzurlu bir ortamda yazabilmek ismine İstanbul’un Taşdelen semtinde, tam ormanın içinde bir konut satın almıştır. Lakin işler istediği üzere gitmez, altı ay geçmesine karşın bir türlü romanına başlayamaz. Bir gece otomobiliyle ormanın içindeki çeşmeden su doldurmaya masraf. Dönüşte teybin ayarları ile uğraştığı dikkatsiz bir anında bir şeye çarpar. Etrafı araştırır, fakat kazaya sebep olan şeyle ilgili hiçbir şey göremez. Ahmet, doğum gününün olduğu iş yükü bir epey ağır bir haftada gerçekleşen bu kazanın tesirini bir türlü üzerinden atamaz. Yazma sürecinden ötürü karışık olan zihni, yaşadığı mahallenin keşmekeşi ve mahallelinin kazadan haberdarmışçasına halleri yüzünden daha da bulanıklaşacaktır.

IMDb: Henüz puanlanmamış.

Selma ve Sinan, birbirinden kopmuş mutsuz bir çift. Tek bağları 17 yaşındaki oğulları, su topu oyuncusu Umut. Umut’un hayatı, eş cinsel olduğuna dair çıkan bir dedikoduyla sarsılır. Dedikodu süratle zorbalığa dönüşür. Umut gruptakilerin yargılayıcı sorularını yanıtlamayı reddeder. Onun bu kararlı hali hakkındaki yargıları sertleştirir ve kadrodan dışlanır. Linç dayanılmaz bir hale geldiğinde, Umut ortadan kaybolur. Selma ve Sinan oğullarını ararken, kendi kayboluşlarıyla yüzleşirler. Gündelik hayattaki yanıtsız sorular, daha büyük sorular karşısında anlamsızlaşır. Selma ve Sinan, kaybettiklerini bulmak için nereye varacağını bilmedikleri bir arayışa başlarlar.

IMDb: 5,1

Her vakit hayat birleştirmeyebilir, bu defa vefat farklı kapılar açacaktır. Orta yaşlı huysuz Tamer, ne kendisine ne de diğerlerine bir faydası olamamış, hayata tutunmak için arkadaşlarına sarılmış hasta bir adamdır. Okuduğu okulu, gayelerini, ailesini ve sonunda da hayatını yarım bırakmıştır. Otuzlu yaşlarına gelmiş, annesi ve ağabeyiyle birebir meskeni paylaşan işsiz Aslı, Tamer’in tam bilakis hayat dolu ama içine kapanık genç bir bayandır. Vaktinin birçoklarını Tamer’in meskeninde geçiren Aslı, artık kendine bir hedef edinmiş, kendine bir dost, bir akıl hocası, bir yol gösterici bulmuştur. Hastalara son nefeslerinde eşlik eden hastabakıcı Celil ise, çocukluğu mezarlıklarda oynayarak geçmiş, hayatı mevtle tanımış bir adamdır. Vakti hastalarının, tahminen de müşterilerinin hayatlarına dâhil olarak geçmiştir. Bu üç karakteri birleştirecek olan, hayata tutunma isteğidir.