Alaattin Çakıcı'nın yeni infaz düzenlemesi ile bir arada hapishaneden çıkıp çıkamayacağı toplumsal medyada tartışılmayan başlandı. Pekala, organize kabahat örgütü önderi olmak suçlamasıyla yargılanarak karar giyen ve 16 yıldır cezaevinde bulunan Çakıcı kimdir?
Detaylara birlikte bakalım…
BBC Türkçe, son devirde MHP başkanı Devlet Bahçeli'nin hastanede kendisini ziyaret etmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektupla gündeme gelen Çakıcı için bir belge hazırladı.
“Devletin sahibi sen değilsin! Bahçeli'ye dua et”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi ile MHP'nin kurduğu Cumhur İttifakı'nın adayı olarak girdiği 24 Haziran 2018'deki seçimleri kazanmasının akabinde yaptığı balkon konuşmasında Bahçeli'nin ismini zikretmemişti.
Seçimde kritik bir rol oynadığına inandığı Bahçeli ve seçmeninden bahsedilmeyince, cezaevindeki mafya başkanı Alaattin Çakıcı, seçimden bir gün sonra bir mektupla Erdoğan'a seslendi:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın birinci cinste yeni oluşumun lideri seçilmesinde en büyük etken sayın Bahçeli ve yol arkadaşlarıdır… Devletimizin sigortası olan davacılar ile ilgili bir söz dahi etmedi… Devletin sahibi sen değilsin!.. Unutma! Sen yolcusun, Davacılar ve Türk Milliyetçileri, her etnik mozaiğe mensup vatan sevdalıları da hancılardır! Annene, babana dua ettiğin üzere sayın Bahçeli'ye ve onun yol arkadaşlarına da dua et. Elinden ne gelirse de bana istediğini yapabilirsin…Sokak çocuğu, sokak çetesi olmadığımı da o beyninin derinliklerine sok.”
Mektup, MHP'ye yakınlığıyla bilinen Bengütürk kanalının internet sitesinde haberleştirilerek duyuruldu.
Bu, Çakıcı'nın, cinayet, kara para aklama ve yasadışı silahlı örgüt kurma ve yönetme kabahatleriyle girdiği cezaevinden Erdoğan'a sert tabirlerle yazdığı birinci mektup değildi.
Daha evvel, mektubunun sonunda “saygılarını sunduğu” Devlet Bahçeli, Mayıs ayında kendisini ziyaret etmiş ve affedilmesi gerektiğini söylediğinde de Erdoğan'a bir mektup yazmıştı.
Bahçeli, Çakıcı'yı ziyaret etti: 'Kader kurbanlarının sahipsiz olduğunu mu düşünüyorlar?'
AKP ile MHP'nin seçim öncesi ittifak kurduğu periyoda denk gelen bir devirde, 12 Mayıs 2018'de Bahçeli Twitter hesabından genel af daveti yapmış; Alaattin Çakıcı'nın da ismini vererek “kader kurbanlarının sahipsiz olduğunu mu düşünüyorlar” sözlerini kullanmıştı:
“Ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela Alaattin Çakıcı, mesela Kürşat Yılmaz, 100 bin davacının imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı?
“Kaderlerinin kurbanı olmuş mağdurlarla ilgili lehlerinde hukuksal ve ahlaki bir düzenleme yapılması, onların aydınlığa kavuşturulmaları tez elden sağlanmalıdır.”
Bu paylaşımdan bir hafta sonra, Çakıcı cezaevinde sıhhat sıkıntıları yaşadı ve Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde tedaviye alındı.
Bunun üzerinde Bahçeli, Çakıcı'yı Kırıkkale'deki hastanede ziyaret etti ve “Rahatsızlığı nedeniyle kıymetli meşakkatler çekmeye başlamış bir şahsı cezaevinde mahkum tutacaksın. Bunu hiç dikkate almadan mafya diyeceksin. Yetki bende olsa şimdiye kullanmıştım” diyerek Çakıcı'nın cezaevinde olmasını eleştirdi. Ziyaret, MHP'nin resmi twitter hesabından duyuruldu.
Ziyaret, MHP'nin resmi twitter hesabından duyuruldu
2018'in Mayıs ayında yaşanan bu gelişmeler üzerine Çakıcı, Erdoğan'a “Sayın Cumhurbaşkanım beni sevmiyorsunuz, ben de sizi sevmiyorum” diye başladığı bir mektup yazarak kendisinin af talebi olmadığını belirtmişti:
“Kimseden rica dilemedim ömrümde, şu an kendi adıma hiçbir türlü af istemiyorum, çıkardığınız afta 'Alaattin Çakıcı muaftır' ibaresini yasal olarak ekleyiniz.”
Af tartışması gündemdeyken Erdoğan, 10 Haziran'da düzenlediği bir seçim mitinginde af sloganları atılınca “Bizim gündemimizde af diye bir şey yok. O denli bir şeye gerçekten olması gerekenler varsa seçim sonrası konuşulacak şeylerdir, seçimden sonra olabilecek bir şey varsa bunlar yapılır” diyerek açık kapı bırakmıştı.
Üzerinden yaklaşık iki yıl geçtikten sonra, koronavirüs salgını nedeniyle 14 Nisan'da TBMM'den geçen infaz düzenlemesi, Çakıcı'nın da tahliye edilip edilmeyeceği tartışmalarını beraberinde getirdi. .
2000'li yılların başında hata örgütlerini amaç aldığı açıklanan geniş çaplı operasyonlar sırasında yakalanan ve 2004'te cezaevine girdi.
akıcı, cezaevinden Erdoğan'a yönelik tekraren kullandığı tabirler sebebiyle “hakaret suçlamasıyla” 2017'de, şimdi evvelki cürümlerinin cezaları infaz olurken 10 ay daha mahpus cezası aldı.
16 yıldır cezaevinde olan Çakıcı'nın birinci tutuklanması, 1980'de darbe sonrası periyotta gerçekleşti. “MHP ve ülkücü gruplar” davasında “Sol örgütlere mensup olduğu argüman edilen 41 kişiyi öldürdüğü” suçlamasıyla yargılanan Çakıcı, askeri mahkemece hatalı bulundu. 1982 yılında ise “somut kanıt bulunamadığı” gerekçesiyle hür bırakıldı.
1980'li yıllarda uydurma çek-senet işlerine karıştığı tespit edilen Çakıcı, 1992'de geçersiz bir pasaportla yurtdışına kaçtı.
1998'de Fransa'da yakalanarak Türkiye'ye getirildi. 1999'da cezaevine girdi. 2002'de salıverildiğinde yine yasadışı yollarla Türkiye'den kaçtı.
2004'te Avusturya'da yakalandığında, üzerinde eski bir Ulusal İstihbarat Teşkilatı (MİT) yöneticisine ilişkin düzmece pasaport vardı.
O periyotta Türk basınına sızan istihbarat raporlarına nazaran MİT, Çakıcı'yı sol örgütlerle gayrette “yasal olarak atılamayacak adımları atmak için” ve “teröristleri ortadan kaldırmak için” kullanmıştı.
Bu tabirlerde Çakıcı'nın kullanıldığını itiraf ettiği belirtilen, 1990'larda MİT'in Avrupa ve Beyrut'ta PKK'ya yönelik operasyonlarından sorumlu olan Dış Operasyonlardan Sorumlu Daire Lideri Yavuz Ataç da, Bahçeli'nin akabinde 31 Mayıs 2018'de Çakıcı'yı Kırıkkale'de yattığı hastanede ziyaret etti.
Çakıcı, mahkemeye onlarca polis eşliğinde götürülüyordu.
Çakıcı, eski eşinin ilişkileriyle ilgili haberlere imza atan gazeteci Hıncal Uluç'un yaralanması ve Adil Öngen'in öldürülmesi ile ilgili davalarda hatalı bulundu ve ceza aldı.
Silahlı ataklar düzenleyen bir hata örgütünü kurup yönetmek suçlamasıyla, 14 yıl 9 ay ceza almışken, 2006'da eski eşi Nuriye Uğur Kılıç'ın 1995 yılında katledilmesi davasında 19 yıl 2 ay mahpus cezası aldı.
Gazetecileri ve Süleyman Soylu'yu da gaye almıştı.
Çakıcı'nın 2018'de Erdoğan'a yazdığı mektupları Karar Gazetesi haberleştirmişti.
Bunun üzerine Çakıcı, Haziran ayı sonunda gazetecilere yönelik ataklarının Hıncal Uluç'la son bulmadığını ortaya koyan, tek tek isimlerini sıraladığı 6 Karar Gazetesi müellifine yönelik bir açıklamaya yaptı:
“Türkiye ve yurtdışındaki bütün sevenlerimce görüldükleri yerde muhakkak cezalandırılacaktır. İşte sevenlerim 'Abi vur de ölelim, öl de ölelim' diyenlere, kim beni seviyorsa çağrımdır. Misyonlarını yerine getirsinler.”
Ardından gazetenin internet sitesinden Çakıcı'nın mektubuyla ilgili haber kaldırıldı. Çakıcı, bir açıklama daha yaparak Süleyman Soylu'yu da amaç aldı:
“Karar gazetesinin birtakım muharrirleri ve Süleyman Soylu birlikte hareket etmektedir. Bir yıldan beri konuşulan Berat Albayrak ile ortalarındaki sorunu bilmeyen yoktur. İslamcı, Yeşil Natocu terörist gazeteciler, Liberal Yeşil Natocu Süleyman Soylu'nun birlikte karar verdiği bir yazıdır Karar gazetesinin haberi. Kanunları ihlal ettiysem cezasını da çekmek benim için onurdur. Hakaretler devam ederse, gerekirse harekete dönüştürebilirim.”
