Hayatınızda En Az Bir Kere İzlemeniz Gereken Başyapıt Niteliğinde 65 Film

IMDb: 6,2

Yıllardan 1993’tür ve bayanın toplumdaki yerini araştırmak için genç bir araştırmacı olan Carina Cuanna Türkiye’ye gelir. Temmuz ayında Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için ortalarında Aziz Nesin’in de olduğu geniş bir yazar-müzisyen-gazeteci ve şairler topluluğu ile yola çıkar. Lakin gerici güçlerin provakasyonu sonucu konakladıkları Madımak oteli önünde tansiyon artar. Çıkartılan yangın sonrası yaşanan katliamında Carina da ömrünü kaybeder. Ancak son nefesine kadar her anını günlüğüne kaydetmeyi başarır. Senaristliğini ve yönetmenliğini Ulaş Bahadır’ın üstlendiği projede başrol Denise Ankel. Oyuncuya eşlik eden tecrübeli isimlerse Füsun Demirel, Rıza Akın, Altan Erkekli, Mustafa Alabora, Erdal Tosun…

IMDb: 7,0

The Platform, dikey halde pozisyonlandırılmış bir hapishanede geçiyor. Her hücrede iki mahkumun kaldığı hapishanede, yemek günde yalnızca bir defa üst kattan aşağıya hakikat gönderilmektedir. Üst kattaki mahkumlar yiyeceğe ulaşmak için çabalarken, alt katta bulunan mahkumlar, her gün biraz daha vahşileşerek açlıkla baş etmeye çalışır. Bir gün gözünü hapishanenin 33. katında açan Goreng, hapishanenin kurallarını uygun bilen Trimagasi ile birlikte yiyeceğe ulaşabilmek için güçlü bir çabaya girişir.

IMDb: 7,1

Güney Afrika’nın efsaneleşen özgürlük savunucusu Nelson Mandela’nın hayatını kronolojik biçimde takip eden sinema, Mandela’nın bir taşra kasabasındaki çocukluğundan başlayarak, Güney Afrika’nın demokratik seçimlerle iş başına gelen birinci lideri olmasına kadar geçen sürecini beyazperdeye taşıyor. Mandela, şimdi genç bir hukuk öğrencisiyken, siyasete duyduğu büyük ilginin sonucunda Güney Afrika’da demokrasinin en önde gelen savaşçılarından biri olur. 1964 yılında çarptırıldığı mahpus cezasıyla birlikte denetim altına alınsa da 27 yılın akabinde özgürlüğüne kavuştuğunda gayretine devam eder. 1993 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Mandela, bir yıl sonra ülkenin birinci siyahi lideri olarak misyona gelir. Yönetmenliğini Justin Chadwick’in üstlendiği ve William Nicholson’ın senaryosuyla çekilen sinemanın başrolü başarılı aktör Idris Elba’ya ilişkin. Sinemanın takımında Naomie Harris, Robert Hobbs ve Mark Elderkin üzere isimler de yer alıyor.

IMDb: 7,1

Gelecekte başarısızlığa uğrayan bir deney büyük bir felaketle sonuçlanır ve yeryüzündeki ömrü büyük ölçüde bitiren bir global ısınma olur. Dünyanın etrafında kesintisiz bir güçle dönen bir tren hayatta kalan insanların son sığınağı olacaktır. Lakin güç bela ömrün sürdüğü bu yeni dünyada sınıfsal farklılıklar hala en büyük silahtır… Yönetmenliğini Koreli sinemacı Joon-ho Bong’un üstlendiği “kıyamet sonrası” temalı sinemanın takımı, Chris Evans, Jamie Bell, Tilda Swinton, John Hurt, Ed Harris ve Octavia Spencer üzere yıldız isimler oluşuyor.

IMDb:7,6

Harry Potter’ın ailesi ağır ve şaibeli bir trafik kazasında ölmüştür. Öksüz ve yetim kalan Harry’nin sığınabileceği tek yer, ortasının pek de âlâ olmadığı teyzesinin yanıdır. Harry, tüm hayatı boyunca idari ailesi tarafından berbat davranışlarla büyütülür. Lakin Harry Potter artık 11 yaşındadır ve Harry’nin hayalleri ve yetenekleri günden güne su yüzüne çıkmaktadır. Kısa müddet sonra Hogwarts büyücülük okuluna davet edilir. Artık tek emeli, ailesinin bu kuşkulu kazasını araştırmak ve muhattaplarını cezalandırmaktır.

IMDb: 7,6

Liesel Meminger’in, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da şimdi dokuz yaşındayken bir ailenin manevi kızı olur. Çok sevdiği ailesi ve meskenlerinde kalan sığınmacı Max sayesinde okumayı öğrenen ve çok seven Liesel kitaplarla derin bir bağ kurar. Max ve yavuz Liesel için etraflarında dünyada yaşanan tüm kötülüklerden uzaklaşmanın tek yolu, kitapların ve sözlerin ikisine sunduğu hayal dünyasıdır. Lakin bodrum katında saklanan Yahudi Max, daima diken üstündedir.

IMDb: 7,6

Yıl 2002… Evan Treborn, bilhassa ağır gerilime yaşadığı anlarda baygınlık geçirmektedir. Bunun nedeni ise karanlık geçmişidir… Treborn çocukluğunda cinsel istismara maruz kalmış ve kuvvetli ruhsal travmalar yaşamıştır. Treborn tesadüf yapıtı vakitte seyahat yapıp geçmişe dönebildiğini fark eder ve geçmişinin bu kısımlarını silmek için uğraşmaya başlar. Çocukluğuna geri dönmeyi başaran genç adam geçmişini tekrar kurgulamaya başlar. Kelebek Tesiri, iki genç direktör Eric Bress ve J. Mackye Gruber’ın imzasını taşıyor. Bilim kurgu ve tansiyon ögelerini birbirine harmanlayan yapıt gösterime girdiği periyot büyük bir ilgiyle karşılanmıştı.

IMDb: 7,7

San Francisco’da bir seri katil, mektuplar ve şifreli iletileri ile polis ile alay etmektedir. Dedektifler, gazete muhabirleri, bu katili yakalamaya ant içmiş dört kişi sinemanın temel karakterleridir. Katilin gerisinde bıraktığı izleri takip eden takıntılı dört adam, ne yazık ki aslında katilin adımlarını izler biçimde şekillenmektedir. Bu katil yıllarca görünmedikten sonra yeniden ortaya çıktığında yalnızca öldürdüğü beşerler için değil tüm kentin kabusu haline gelecektir. Yedi, Oyun ve Dövüş Kulübü üzere sinemalarla tansiyon alanında sağlam bir yer edinen David Fincher, son derece başarılı bir biçimde perdeye aktarıyor bilinen öyküyü.

IMDb: 7,8

Bir hırsızlık olayında ağabeyi ölen yarı felçli Jake Sully, Pandora ismindeki uzak bir gezegende misyonunun başına geçmeye karar verir. Bu yerde Na’vi isminde giderek tükenmekte olan bir halk yaşamaktadır. Jake, kendilerine mahsus bir lisanları, dünya görüşleri ve hayat biçimleri olan halkın ortasına karıştığında tabiat ile de bütünleşir. Askeri bir şirket, kelam konusu yeri ve oradaki kaynakları mercek altına almak üzere Avatar isminde bir program meydana getirmiştir. Bu program insanları kısmen insan kısmen de Na’vi haline büründürerek misyon hedefli Pandora’ya göndermektedir. Bu sisteme istekli dahil olan Botanist Dr Grace Augustine ve Jake Sully için diğer bir hayat var olacaktır. Sully, Pandora’ya geçtiği anda felçli vücudu değişime uğrayarak fonksiyonel hale gelmektedir. Bu sırada Na’vi halkından Prenses Neytiri ile karşı karşıya gelen Jake, birdenbire bir farkındalık yaşar ve bir araştırma misyonu ile gönderildiği bu gezegeni, kendi dünyalısından müdafaaya karar verir.

IMDb: 7,8

Indiewire, Belçikalı direktörün bugüne kadarki en yüksek maliyetli bu sinemasını ‘hem bilimkurgu, hem romans hem de Lynchvari bir zihin oyunu’ diye nitelendiriyor. Başlıkta bahsi geçen Bay Hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki Némo isimli bir adam. Mevt döşeğindeki Némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Bu karar, sonsuz sayıda mümkünlüğü doğuracaktır ve pek çok gezegen, iki mevt ve sevilecek bayanlar… Jaco van Dormael’in üçüncü uzun metrajlı sineması, kendi kelamlarıyla “Herkesin karşılaşabileceği sonsuz olasılıklar hakkında nitekim de yüksek bütçeli deneysel bir film”.

IMDb: 7,8

Alzheimer hastalığının erken evrelerinde iğrenç bir aile hatasının keşfiyle karşı karşıya kalan bir bayan, bir şiir sınıfına kaydolduğunda kendine yeni bir güç ve emel bulur.

IMDb: 7,8

II. Dünya Savaşı’nın kara günlerinde, arkadaş olmaya çalışan iki çocuğun öyküsü. 8 yaşındaki Bruno ailesiyle Berlin’den ayrılır ve Polonya’da yaşamaya başlar. Babasının işi için taşındıkları bu yerde bir de arkadaş edinir. Arkadaşı tellerin gerisinde kalan bir Yahudi’dir. Bruno’nun yaşadığı yer, 1.5 milyon Yahudi’nin öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yoketme kampının bitişiğindedir. Oğlunun tellerin gerisinde yaşananlarla ilgili gerçeği öğreniceğinden kaygılanan Bruno’nun annesiyse oğlunu bu ’’arkadaş’’lıktan muhafazaya çalışır. John Boyne’un dünya çapında hoş tenkitler alan tıpkı isimli romanından uyarlanan sinema, tarihin acıyla dolu anısını küçük bir çocuğun gözünden hatırlatarak, masumiyet ve insanlık dehşetini şık bir lisanla beyazperdeye yansıtıyor.

IMDb: 7,8

Film, Jane Austen’in beş kız kardeş, Jane, Elizabeth, Mary, Kitty ve Lydia Bennet’i anlatan romanından uyarlanmıştır. Öykü George periyodu İngilteresi’nde geçer. Ailenin ömrü, genç ve varlıklı bir adam olan Bay Bingley’in ve onun en yakın arkadaşı Bay Darcy’nin komşu gelişleri ile tepetaklak olur. Kızların anneleri olan Bayan Bennet, onların evlenmelerini istemektedir. Bay Bingley’in güzel bir aday olduğuna kanaat getirir. Bu aday ise Jane’den etkilenecektir. Bu durumu fark eden anneleri, kızını yağmurlu bir günde Bingley’in malikanesine gönderir. Geri dönemeyen Jane, üstüne bir de hastalanır. Bu defa ona yardıma giden Elizabeth de Bay Darcy’nin takibine takılır. Elizabeth bu durumdan hoşlansa da temel Bay Wickham’dan fazlası ile etkilenecektir. Lydia işin içine hesapsızca dahil olduğunda yürek kavramı gözler önüne serilir. Gururun, aşkın önüne geçtiği bir çizgide kız kardeşlerin ömürleri umulmadık bir biçimde karmaşıklacaktır.

IMDb: 7,8

Yaşlılar için yapılmış bir bakımevinde yaşayan ve etrafındakiler tarafından ‘Duke’ diye çağırılan ihtiyar adam sararmış defterinde yazılı olan bir aşk öyküsünü okumaya başlar. Öykü 1940 yılında başlar. Güney Carolina’da yer alan Seabrook Adası’na Allie Hamilton isimli 17 yaşında bir genç kız gelir. Ailesiyle birlikte tatile gelen Allie, burada yaşayan Noah isimli bir gençle yakınlaşmaya başlar. Ortalarındaki sınıfsal ve ekonomik farklılıklara karşın birbirlerine duydukları hissi engellemez, doyasıya yaşamaya başlarlar. Fakat onları bekleyen ayrılık 2. Dünya Savaşı’nın kızışmasıyla birlikte gelmek üzeredir. Ryan Gosling ve Rachel McAdams üzere son devrin yetenekli oyuncularını başrolünde izlediğimiz sinema savaş ve dramı bir ortaya getiren sinemalardan.

IMDb: 7,8

Dünyanın hatırlamak istemediği çeşitten felaketlerden olan “Titanik faciası”, dev yapımların direktörü James Cameron tarafından çekilen görkemli bir sinema.
Teknolojinin son hız ilerlediği bir devirde, beşerler üstesinden gelemeyecekleri hiç bir sorun olamayacağına inanmaya başlamışlardır. “Titanic” isimli dev transatlantik ise, insanlığın tabiata karşı gövde gösterisi üzeredir. Bu “Düşler Gemisi”nin yolcuları ortasında Avrupa`da birkaç yıl geçirdikten sonra Amerika’ya dönmekte olan, Jack isimli genç bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia`ya giden Rose isimli genç bir kız da vardır. İki genç, talih yapıtı tanışacak, ortalarındaki sınıf farkına aldırmaksızın birbirlerine yakınlaşacaktır. Bu ortada tabiat insanoğlunun günden güne artan kibirine bir nokta koymayı planlamaktadır. Yola çıkılmasından dört buçuk gün sonra, 10 Nisan 1912’de, Titanic iki saat kırk dakika süren ve sulara gömülmesiyle son bulan, hüzünlü olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır. James Cameron’un, seyirciye bir vakit makinesiyle seyahat ettiği hissini uyandırırcasına gerçeğe yakın sineması “Titanic” tam 14 kısımda Oscar adayı olarak ‘En Düzgün Film’ dahil 11 mükafatı kazanmıştı.

IMDb: 7,9

Edward Scissorhands’i yatan mucit, işini tam olarak bitiremeden ölmüş ve Edward’ı makaslardan oluşan elleriyle bırakmak zorunda kalmıştır. Münzevi bir hayat süren genç, Peg Boggs’in onu konutuna götürmesiyle birlikte topluma karışmaya başlayacaktır. Fakat kimi sürprizler içeren bu buluşma, üzücü olaylara da hamiledir. Hüzünlü ve komik bir Frankenstein kıssası olan üretimin direktörlüğünü, usulün usta isimlerinden Tim Burton üstleniyor. Klasikleşmiş bir çağdaş çağ masalı olan Makaseller, tekraren izlenebilecek cinste bir sinema.

IMDb: 7,9

Yakın bir vakit evvel sonsuzluğa uğurladığımız Ahmet Uluçay’ın tahminen de tüm ömrünü özetleyebilecek bir isme sahip olan “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” isimli bu sineması aslında tam bir gönül kıssası. Kendi özyaşam hikayesinin beyazperdeye aktarıldığı bu üretim da aslında “olmayacak işler için boşuna uğraşmak” diye kullanılan bu tabir ile Uluçay’ın ömrü ve sinemasına gönderme yapıldığı aşikar. Karpuzcu Mustafa’nın sarfettiği bu kelam şu soruyu akla getiriyor: Herkesin hayatında olmayacağını bile bile hayal ettiği şeyler yok mudur? Recep ve Mehmet 60’lı yıllarda Tepecik isimli bir köyde yaşayan iki kafadardır. Yaz aylarını herkes üzere aylak aylak geçirmemek için yakındaki kasabada çıraklık yaparlar. Recep bir karpuzcunun, Mehmet ise bir berberin yanında çalışır. Hayat daima bu türlü mi geçecektir, bir karpuzcu ve berber olma uğruna çalışmayla? İki çocuğun ufku ne o köye ne de kasabaya sığmayacak kadar geniştir. Boş kalan tüm vakitlerini terkedilmiş bir ahırda sinema projeksiyon makinesi yapmaya çalışarak geçirirler. Kimsenin umursamadığı bu uğraşlarında tek bir destekçileri vardır, köyün meczubu Ömer. O yaz sandıklarından çok daha fazla genişletecektir ufuklarını. Recep, kelek çıkan karpuzları toplamaya gelen Nezihe ile ahbap olur ve bayanın meskenine ortada bir yemek yemek için gidip gelmeye başlar. Tüm hayallerinin ötesinde bir hisle tanışır ve aşık olur. Aşk, iş, hayaller… Bu iki çocuk için Tepecikli köyünde ömürleri boyunca unutamayacakları bir yaz yaşanmaktadır. Ahmet Uluçay, “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” isimli bu yapıtıyla sinema tarihine ölümsüz bir eser kazandırmış oldu.

IMDb: 7,9

Hindistan’dan Kanada’ya giden bir yük gemisi, içindeki çabucak hemen tüm canlılarla birlikte trajik biçimde batar. Bir can kurtaran filikası, uçsuz bucaksız yabanî Pasifik Okyanusu’nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker isminde üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi isimli 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır. Pi’nin hayvanat bahçesi işleten ve hayvanlarıyla göç yoluna koyulan ailesi, batan gemide ömrünü kaybetmiştir. Pi, kurtuluş yok üzere görünen bu okyanusta zayıf bir sandalda yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Lakin artık Bengal Kaplanı ile teknede baş başa kalmıştır. Dev kaplana yem olmamak için hayvanla mutabakatın ve yakınlaşmanın yollarını bulur. Sıra dışı seyahat sona ermeden büyülü bir adaya varacaktır. Oscarlı sinemacı Ang Lee’nin direktörlüğünde sıra dışı bir hikaye sunan sinemanın takımı ise epeyce renkli. Daha evvel oyunculuk tecrübesi bulunmayan Suraj Sharma’nın Pi’yi canlandırdığı üretimde, ayrıyeten Tobey Maguire, Irrfan Khan, Adil Hussain rol alıyor.

IMDb: 7,9

John Oldman, bir üniversitede yaptığı tarih profesörlüğü misyonundan ayrılıp öteki bir yere taşınma kararı alır. Veda etmek için meskenine gelen profesör arkadaşları John’un taşınmasının altındaki nedeni merak eder. Arkadaşlarının meraklı soruları üzerine gizemini korumaktan vazgeçen John, neden taşındığını açıklar: yaklaşık 14.000 yıldan beri yaşayan ve hiç yaşlanmayan bir ölümsüzdür. Ortaya attığı bu argüman arkadaşları tarafından sorgulanacak ve hepsi John’un delirmiş ya da kendilerini sınıyor ya da en berbatı doğruyu söylüyor olma ihtimalleri ortasında gidip geleceklerdir. Düşük bütçeli ve tek bir yerde çekilmiş olan Dünyalı, seyircisini de tüm sinema boyunca düşünmeye ve sorgulamaya iten, rastgele bir özel efekte muhtaçlık duymamış farklı bir bilim-kurgu.

IMDb: 8,0

William Bloom, babası kanser nedeniyle vefat döşeğinde olduğu için, aile konutuna geri döner. Gezgin bir satıcı olan babasını yakından tanımak için, efsanevi bir kişiliği olan adamın gençliğinde yaşadıklarına dair hikayeler toplamaya başlar. Babasının yaşadıklarına dair efsaneler ve mitler, bir puzzle’ın modülleri üzere yerine oturacak ve anlaşılması güç olan adamın hayatını zaferleriyle ve zaaflarıyla ortaya dökecektir. Daniel Wallace’ın kitabından uyarlandı. Tim Burton’ın her vakit olduğu üzere nefes kesici bir sinemaya imza attığı söyleniyor.

IMDb: 8,0

Ekonomik buhranın karar sürdüğü 1930’lu yıllar Amerikası’nda hayatını limanlarda personellik yaparak idame ettiren Jim’in ailesine bakma üzere büyük bir sorumluluğu vardır. Bu yükümlülük için tutkuyla bağlı olduğu boks sporunu bırakmak zorunda kalan genç adam gerçekleşemeyecek de olsa hayaline sıkı sıkıya tutunmaktadır. Fakat tesadüf yapıtı boks şampiyonu Max’le dövüşmesi işleri değiştirecektir. Tam bir unvan maçı olan bu müsabakayı kazandığı takdirde şampiyon olma onuruna erişecek olan Jim’i saatler süren bir maç beklemektedir. Bu maç Jim’in hayatında neleri değiştirecektir? İrlanda asıllı boksör James Braddock’un hayat kıssasından uyarlanan ve üç kısımda Oscar mükafatına aday gösterilen sinemanın başrollerinde Russel Crowe ve Renée Zellweger bulunuyor.

IMDb: 8,0

Theodore Twombly hayatını, yakın gelecekte az bulunan bir şeye dönüşmüş olan el yazımı mektupları yazarak kazanmaktadır. Ve bu yıllarda insanların işlerini artık bilgisayar programları yerine getirmektedir. Theodore, karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlar ve bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka programı sunan yeni bir işletim sistemi, onu son derece cazip bir bayan olan Samantha ile tanıştırır. Sanal bir varlık olan ve yalnızca bir sesten ibaret olan Samantha, Theodore’u dünya ve hayat üzerine sorduğu sorularla birlikte apayrı bir gerçeklikle tanıştırır. Ağır bir depresyonun içerisinde olan Theodore, yavaş yavaş hayatın keyifli yanlarını fark etmeye başlarken yapay zeka programıyla ortasındaki bağ de gittikçe tuhaflaşır. 1999’da Being John Malkovich sinemasıyla Oscar adaylığı kazanan çok istikametli sinemacı Spike Jonze’un son uzun metrajlı sineması, yalnızlık ve yaratıcılık sorunu çeken bir müellifin dram ve güldürüyle yoğrulan hikayesini beyazperdeye taşıyor. Sinemanın başrolünde Joaquin Phoenix yer alırken, Scarlett Johansson da gizemli bilgisayar uygulamasına sesiyle hayat veriyor.

IMDB: 8,0

Mars gezegenine astronotların gönderildiği bir vazifede, Mark Watney isimli astronot şiddetli bir fırtına sonrası öldü sanılarak grubu tarafından terk edilir. Lakin Watney hayattadır ve kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. Elindeki sonlu imkanlarla, zekasını ve dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal göndermeye çalışır. Milyonlarca mil uzakta NASA ve memleketler arası bilim insanları durmaksızın bu ‘Marslı’nın meskene dönmesi için uğraşırken, takım arkadaşları da tehlikeli bir kararın eşiğine gelecektir. Geçtiğimiz yılın en sevilen bilimkurgu kitaplarından biri olan Andy Weir imzalı The Martian, ülkemizde de yakın vakitte “Marslı” ismiyle basılmıştı. Marsta mahsur kalan maharetli astronot Mark’ın günlüklerinden derlenen çetin bir hayat gayretini anlatan filmin başrolünde Matt Damon yer alırken takımda kendisine Sean Bean, Kate Mara, Jessica Chastain, Jeff Daniels ve Michael Pena üzere isimler eşlik ediyor. Direktör koltuğunda ise tıbbın sevilen direktörü Ridley Scott var.

IMDb: 8,0

Dünyanın en fakir insanlarının yaşadığı Hindistan’da geçen bir “milyonerlik” hikayesi olan sinemada, Hindistan’ın gecekondularla dolu bir mahallesinde yaşayan genç Jamal’in enteresan kıssası aktarılıyor. Jamal, yoksul ve öksüz lakin idealist bir çocuktur. En büyük düşü, Hindistan’ın en ünlü bilgi yarışı programına katılmak ve büyük para mükafatını kazanmaktır. Bu hayalinin gerçekleşmesi arefesinde farklı olaylar ömrünü dönüştürmeye başlayacaktır. Jamal, büyük mükafata ulaşacağı son soruya bir biçimde gelmiştir. Tam da bu an programın müddeti dolar ve son soru gelecek haftaki programa kalır. Değişik bir formda başarılı olan Jamal’in bu imkansız görünen başarısı herkesin dikkatini çeker ve genç adam hile yapmış olabileceği gerekçesiyle tutuklanır. Sorgu gecesinde soruları nasıl yanıtladığını tek tek anlatan genç adamın sırrı yavaş yavaş aydınlanır. Slumdog Millionaire, Hindistan’ın dünya sinemasında verdiği en ses getiren örneklerinden biri. En Uygun Yabancı Sinema kategorisinde Oscar’ı kazanan yapıt, televizyonun insanlık üzerinde kurduğu büyülü hakimiyeti yansıtan sinemalardan biri.

IMDb: 8,0

Asperger hastalığı taşıyan Hindistan asıllı Müslüman bir adam, ABD lideri ile konuşmak ve kederini anlatmak için önemli bir seyahate koyulacaktır. Bunun için tüm ülkeyi baştan başa geçmeyi göze almıştır. Direktörlüğünü Karan Johar‘ın üstlendiği sinemanın oyuncu takımında ise Shah Rukh Khan, Kajol ve Sheetal Menon yer alıyor.

IMDb: 8,0

Yıl 1970 İran. Marjane Statrapi, gencecik gözlerle izlemektedir İran rejiminde olan bitenleri. Bugüne kadar yazılıp çizilen onca şeyin akabinde bir kere de küçük bir kızın penceresinden bakmanın farklı tadı yansıyor perdeye. Marjane’in ailesi Şah iktidarının düşüşü karşısında çok memnundurlar. Ekonomik ve toplumsal hayat standartları açısından artık yeni umutlar filizlenmiştir. Onca güç vakitlerden sonra artık demokratik bir idare anlayışına kavuşacaklarını düşünen İranlılar hayalkırıklığı yaşayacaklardır. Artık de mollaların vaktidir. Bu karanlık periyotları Marjane’in penceresinden anlatan Persepolis çizgi roman başyapıtı olarak nitelendiriliyor.

IMDb: 8,1

Fakir fakat gururlu bir adam olan İstek işportada çeşitli işler yaparak kalabalık ailesini kıt kanaat geçindirmeye çalışır. Karısı Adile 5 çocuğunu da layıkıyla yetiştirerek, hepsinin âlâ eğitim alıp, elinin ekmek tutmasını ister. Kızları Ayşe evlenince yeni damat Zihni de onların meskenine iç güveysi taşınır. Ailenin tüm fertleri, işportacılık, fabrika ve atölye personelliği üzere işlerde çalışır ve kendi yağlarıyla kavrulurken konutun en küçük oğlu Murat bir otomobil kazası geçirir. Artık tüm aile Murat’ın yeterli olması için her türlü dermana başvurur.
Yönetmenliğini Orhan Aksoy’un üstlendiği Yeşilçam klasiğinde Münir Özkul, Adile Naşit, Itır Esen, Şevket Altuğ ve Ayşen Gruda üzere yıldız isimler yer alıyor.

IMDb: 8,1

Rüzgar Üzere Geçti’de Amerikan Sivil Savaşı’nın arifesinde, Georgia eyaletinin kırsal bir bölgesindeyiz… Scarlett, Suellen ve Careen ile birlikte İrlanda göçmeni bir ailenin kızlarından biridir. Hoşlar hoşu Scarlett, Brent ve Stuart isimli iki kardeşle konuşmaktadır. Bu iki kardeş Scarlett’tan bir şeyi gizlemektedirler. Genç kızı gizlice sevdiği Ashley Wilkes isimli adam Scarlett’a aşık olsa da kuzeni Melanie ile evlenecektir. Şimdi kimsenin bilmediği bu gerçek, yakın bir vakitte duyurulacaktır. Daha sonraları Scarlett, gönlünü Rhett Butler’a kaptırsa da Ashley’i aklından atamayacaktır. Sivil savaşın gölgesinde yaşanan çok kahramanlı bir aşk kıssasını husus alan efsanevi sinema hem devrin Amerikası hem de aşk halleri üzerine değerli şeyler söylüyor. Efsaneleşmiş müzikleri ve oyunculuklarıyla da başka bir ilgiyi hak eden sinema sekiz kısımda Oscar mükafatı kazanmıştır.

IMDb: 8,1

1986’da küçük bir Kore eyaletinde, iki dedektif, bilinmeyen bir hatalı tarafından tecavüze uğrayan ve öldürülen birden fazla genç bayanın davasıyla gayret ediyor. Davanın gerisinde gizemli ve karanlık olaylar vardır.

IMDb: 8,2

Akıl Oyunları, asosyal bir matematikçi olan John Nash’in hayatını mevzu ediyor. John Forbes Nash azandığı bir bursla Princeton Üniversitesi’nde tahsil görmeye başlar. Bu süreçte parlak zekasını her daim hissettiren ve etrafındakilerle ahenk sorunu yaşayan dahi Nash, inanılmaz bir teoriyi ortaya sürüp kanıtlama basamağına kadar gelir. Böylelikle matematik çevrelerince ününü yayan dahi adam vakitle şizofrenik belirtilerle gayret etmeye başlar. Nash artık kendi kurgusal gerçekliklerinden oluşturduğu dünyasıyla asıl gerçekleri ayırt edemeyecek bir kademeye gelir. Önemli başarılarından uzunca yıllar sonra Nobel Ödülü’ne layık görülen ünlü matematikçi John Nash’in gerçek hayat kıssasına odaklanan ‘Akıl Oyunları’, iki değerli kolda kazandığı Oscar ödülüyle muvaffakiyetini kanıtlamıştı.

IMDb: 8,2

Gelecekteki bir İngiliz tiranlığı, yalnızca “V” takma ismi tarafından bilinen gölgeli bir özgürlük savaşçısı, genç bir bayanın yardımıyla onu devirmeyi planlıyor.

IMDb: 8,3

Babam ve Oğlum’da, 12 Eylül darbesinin yıktığı hayatlardan birinde yetişmektedir küçük Deniz. Annesini şimdi doğmadan evvel kaybetmiş, bir gazetede müellif olarak çalışan babası tarafından mütevazi bir konutta yetiştirilmiştir. Babası dışında tanıdığı tek bir akrabası bile yoktur. Taki babası Sadık, bir gün Deniz’i şaşırtacak bir haberle gelene kadar… Deniz artık babasıyla birlikte, hiç görmediği dedesinin yanında, küçük bir kasabada yaşayacaktır. Köye vardıklarında Sadık yıllar evvel küstüğü babasını birinci defa görüyordur. Ortalarındaki bu üskünlük kolay kolay geçecek cinsten bir durum değildir. Sadık’ın dönüş sebebini anlamlandıramayan aile bir yandan çok memnunken başka yandan tedirgindir de. Vakitle Deniz bu hiç görmediği ailesine alışırken ve her şey düzelmeye başlamışken yaşanan bir dram herkesi derinden etkileyecektir.

IMDb: 8,3

Cesuryürek’te, William Wallace yaşanan büyük acılar sonrası yine memleketi olan İskoçya’ya döner. Onun asıl maksadı çiftçilik yaparak sakin bir hayat sürmektir. Çocukluk aşkıyla karşılaştığında bunun onu tabansız bir uçuruma iteceğinin farkında değildir. Bir gün İngiliz askerleri, William’ın çocukluk aşkı olan Murron’a tecavüz etmeye çabalarlar. William, onu kurtarır; lakin bu Murron’un vefatına ve bir periyodun değişimine sebebiyet verecektir. Mel Gibson’un ünlü İskoç halk kahramanı William Wallace’ı hem canlandırdığı hem de yönettiği sineması kısa müddette bir fenomene dönüşmüştü.

IMDb: 8,3

Eşkıya, mahpusa düşmesine neden olan arkadaşının peşine düşen bir adamın kıssasını anlatıyor. 35 yıl evvel Cudi dağlarında bir küme eşkiya yakalandı ve mahpusa atıldı. Yıllar içinde kimi hastalıktan, kimi hesaplaşma sonucu öldü. Biri hariç… 35 yıl sonra Mahpustan çıkınca Baran’ ın birinci işi köyüne dönmek olur. Yıllar evvel mahpusa girmesine en yakın arkadaşının sebep olduğunu öğrenir. Bu en yakın arkadaşı onun çocukluk aşkını alarak İstanbul’ a gitmiştir. Baran da onu bulmak üzere İstanbul’un yolunu meblağ.
Yavuz Turgul’un senaryosunu yazıp direktörlüğünü üstlendiği Türkiye sinemasının unutulmaz sinemalarından Eşkıya’nın başrollerinde Şener Şen, Uğur Yücel, Şermin Hürmeriç ve Yeşim Salkım bulunuyor.

IMDb: 8,3

Bir oğlan kız kardeşinin ayakkabılarını kaybettikten sonra onları bulmak için bir dizi maceraya atılır. Yapamadığında, yeni bir çifti kazanmak için yeni bir yol dener.

IMDb: 8,3

Otomatik Portakal, şiddet bağımlısı gençlerden şurası bir çetenin, etraflarına saçtığı dehşet ve kaygıyı işleyerek bir endişe imparatorluğunun fotoğrafını çizmektedir. Çetenin başkanı Alex, işler çığırından çıkınca yakalanır ve gözaltına alınır. Lakin mahpusa atılmaz; cezası bir şiddet deneyine kobay olarak kullanılmak olur. Bu deney insanoğlu ve şiddet kavramı ortasındaki bağlantıyı ortaya koyma gayelidir lakin deneyin kendisi de bir o kadar insan tabiatına terstir.

IMDb: 8,3

Sil Baştan, ayrıldığı sevgilisinden kalan hatırlarını sildiren bir adamın öyküsünü anlatıyor. İki yıl boyunca bir arada olduğu sevgilisinden hayli şaşırtan bir haber alan Joel Barish, bir teknolojik deneye katılan sevgilisine ilgilerini büsbütün hafızasından silinmeden hatırlatmaya çalışmaktadır. Yani Barish’in kim olduğunu bile hatırlamamaktadır. Bu gelişme üzerine küplere binen adam, birebir prosedürü kendi üzerinde de gerçekleştirmek ister. Film, adamın hafızaları silinirken, yaşanılan ilgiyi gözler önüne serer. Adam da bir sefer daha epeyce âlâ başlayan ve sonradan tadı kaçan ilgiyi izler. Ancak vakit geçtikçe ve sıra yaşanılan hoş şeylere gelince, üzerindeki müdaheleyi durdurmak ister. Pişman olmuştur!

IMDb: 8,3

Namus cinayeti nedeniyle girdiği hapishaneden çıkan Yusuf hedefsiz bir hayata sahiptir artık. İzbe bir pansiyon köşesinde yolu Bekir ve Uğur’la kesiştikten sonra öyküdeki tüm şahısların hayatlarını kederinden sarsan hadiseler yaşanacak, herkes kendi masumiyetinin peşinden gidecek; bu seçimler de hepsinde derin yaralar açacaktır. Uğur güçlü bir hayat kadınıdır, Bekir ise ona saplantılı bir adam. Lakin Uğur’un gönlünde Zagor vardır… Türk sinemasının değerli direktörlerinden Zeki Demirkubuz’un, izlendikten sonra hafızalardan uzun bir müddet silinmeyen etkileyici sinemasının başrollerinde Derya Alabora, İtimat Kıraç ve unutulmaz tiradıyla hafızalara kazınan Haluk Bilginer var. Üretim vizyona girdiği yıl ayrıyeten Antalya Sinema Festivali’nde 4 Altın Portakal ve Altın Koza Sinema Festivali’nde de dört mükafata layık görülmüştü.

IMDb: 8,4

Anadolu’nun çeşitli yerlerinden İstanbul’a yapılan göçlerin ivme kazandığı yıllardayız… Karısı ve iki çocuğuyla daha yeterli yaşama umutlarıyla İstanbul’a gelen Seyit, büyük bir apartmanda kapıcılık yapmakta, karısı da konutlara paklığa gitmektedir. Seyit sıradan ve düz bir adam üzere görünse de bu apartmanda olup biten her şeyden haberderdir ve her vakit zekice ataklar yapıp kendini bir formda yönetim eder. Farklı karakterlere sahip apartman sahipleri ve apartmanın işleyişi periyodun Türkiyesi’ne tutulmuş bir ayna niteliğindedir, haliyle sıkıntılar çok derindir. Alt metinlerdeki politik okumaları epeyce kuvvetli olan bu sinemada direktör Zeki Ökten bir apartman dolusu insan üzerinden devrin sosyo-ekonomik çıkmazları üzerine çok kıymetli şeyler söylüyor.

IMDb:8,4

3 Aptal’da Rancho Chhanched, Farhan Qureshi ve Raju Rastogi Hindistan’ın en kıymetli bir okulunda mühendislik okuyan ve okulun yurdunda tıpkı odada kalan üç öğrencidir. Raju ailesini fakirlikten kurtarma üzere bir ülküye sahipken Farhan ailesinin isteği doğrultunda bu kısmı seçmiştir. Rancho ise makinelere duyduğu tutku nedeniyle mühendis olmayı istemektedir. Bu üçlü ve profesörleri Viru ortasında yaşananlar, dostluk kavramını beyaz perdeye yansıtırken eğitim sistemini de sert ve eğlenceli bir biçimde eleştirir niteliktedir. Son periyodun ziyadesiyle dikkat çeken yapıtlarında biri olan sinema Hindistan’ın en çok izlenen sinemalardan biri olurken bilhassa Amerika’da da bir oldukça dikkat çekmişti.

IMDb: 8,4

Akıl Defteri, kısa müddetli hafıza kaybı olan bir adamın karısını öldürenleri bulma eforunu mevzu ediyor. Leonard Shelby, ucuz otel odalarında konaklayan ve yalnızca nakit para kullanan biridir. Şık giysiler giyip, Jaguar marka otomobil kullanan Leonard, dışarıdan işadamı üzere görünmektedir. Ama aslında hayatını karısına tecavüz edip öldüren kişiyi bulmak için adayan biridir. Ne yazık ki Leonard’ın bu yolda önemli bir mahzuru vardır, yaşadığı, çok seçkin rastlanan ve tedavi edilemeyen bir çeşit hafıza kaybı. Her ne kadar hayatının ‘kaza’’dan evvelki devirlerini hatırlayabiliyorsa da, bazen 15 dakika öncesinde nereye gittiğini ve nerede olduğunu bile unutabilmektedir.

IMDb: 8,4

Diktatör Adenoid Hynkel imparatorluğunu genişletmeye çalışırken, zayıf bir Yahudi berber Hynkel rejiminden zulmü önlemeye çalışıyor.

IMDb: 8,4

Vol.i, günümüzden çok uzak bir gelecekte geçmektedir. Sinemada, insanoğlu çok kirlenme sebebiyle Dünya’yı terk edip diğer bir gezegende yaşamaya başlamıştır. Çöplerle çevrili dünyayı temizleme misyonu sempatik bir robota, Vol.i’ye verilir. İnsanoğlunun bıraktığı çöplerden kendine yeni bir dünya yaratan yalnız Vol.i’nin yalnızlığı, diğer bir robot olan Eve’nın gelmesiyle son bulur. İki şirin robotun ortasında filizlenen dokunaklı bağlantı türlü zorluklara karşın direnmeye ve ayakta kalmaya çalışır. Film tüketim çılgınlığına ve insan çeşidinin kendi yaşadığı doğal etrafa verdiği ziyanlara dair kıymetli yorumlar yaparken geleceğin insanlığını teknolojinin esiri olmuş, tembellikten tükenmiş bir profilde çizer. Pixar stüdyolarından çıkan Oscar ödüllü Vol.i sinema tarihinin en kıymetli animasyonlarından biri olmanın yanısıra değerli bir bilimkurgu sineması olarak kabul ediliyor.

IMDb: 8,5

Sevginin Gücü, suçsuz bir kız ve bir katilin öyküsünü anlatıyor. Onların birbirlerinden diğer kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Erkek duygusuzca öldürüyor. Zayıf noktasını yalnızca 12 yaşındaki bir kız biliyor.12 yaşında New York’ta yaşayan Mathilda, üvey ailesinin yanında sevimsiz bir ömrü paylaşmaktadır. Babası, iki taraflı oynayan bozulmuş polis için uyuşturucu saklamaktadır. Mathilda’yı kaçıp gitmekten tek alıkoyan küçük erkek kardeşidir. Bir gün, tüm ailesinin katledeildiği vakit alışverişte olan Mathilda talih yapıtı hayatta kalır ve en çok muhtaçlığı olduğu sırada Léon’un dairesine saklanarak kendini kurtarır.

IMDb: 8,5

Film, Kore Savaşı’nda yaşanan gerçek ve çok dramatik bir kıssayı beyazperdeye taşıyacak. 1950 yılında savaşta yer alan Süleyman Astsubay savaş meydanında küçük bir kız bulur. 5 yaşındaki bu Koreli kız yetimdir ve nereye gideceğini bilmemektedir. Astsubay kızı yanına alır ve Ayla ismini verir. Birliğin sevinci haline gelen Ayla ile astsubay kısa müddette baba-kız üzere olurlar. Lakin 15 ay sonunda birliğin Türkiye’ye geri dönme kararı çıkar. Ayla’yı bırakıp dönmek istemeyen Süleyman Astsubay her yolu denese de Kore kanunlarını aşamaz. Küçük kızı geride bırakmak zorunda kalan Süleyman ve yetimlere uygulanan sisteme dahil olarak yetimhaneye verilecek olan Ayla son vedalarında tekrar bir ortaya gelmeye kelam verirler. Yıllar ikiliyi yine buluşturacak mıdır? Direktör koltuğunda reklam sinemalarıyla dikkat çeken Can Ulkay’ın oturduğu dram sineması Ayla’nın senaryosunda ise Sınav, Uzun Kıssa, Kavak Yelleri, Doludizgin Yıllar’ın da senaristliğini yapmış Yiğit Güralp’in imzası var. Başrollerini Çetin Tekindor, Taner Birsel, İsmail Hacıoğlu ve Ali Atay’ın paylaştığı sinemanın takımında His Yetiş, Büşra Develi, Erkan Petekkaya, Esra Dermancıoğlu, Deniz Seviyesi filmindeki performansı ile Milano Milletlerarası Sinema Festivali’nden ‘En Yeterli Bayan Oyuncu’ mükafatını alan oyuncu Damla Sönmez, Altan Erkekli, Sinem Öztürk Uslu üzere değerli oyuncular yer alıyor. Sinemanın müziklerini ise Fahir Atakoğlu üstleniyor.

IMDb: 8,5

Can Dostum, felçi bir adam ve ona bakıcılık yapan gencin kıssasını anlatıyor. Varlıklı bir iş adamı ve aristokrat olan Philippe, yamaç paraşütü yaparken geçirdiği kaza sonrası felç olur ve boynundan aşağısı kullanamaz hale gelir. Driss ise hapishaneden şimdi yeni çıkmış bir işsizdir. Philippe 7 gün 24 saat boyunca bakımını üstlenmesi için Driss’i konutuna yatılı yardımcı olarak alınca ikisinin de dünyası değişecektir. Olağan kurallar altında hiçbir vakit yan yana gelmeyecek bu ikili uygunuyla kötüsüyle hayatın tadını birlikte çıkarmaya başlarlar. Fransa’da geçtiğimiz kasım ayında vizyona giren sinema, hayatta bir noktadan sonra kültür ve sınıf farklılıklarının ortadan kalkması temasına odaklanan ve dram-mizah ortasında gidip gelen bir üretim. Fransız sinemacılar Olivier Nakache ve Eric Toledano’nun birlikte yazıp yönettiği sinemanın başrollerinde ise François Cluzet ve Omar Sy var.

IMDb: 8,5

Piyanist, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek bir dramı bahis alır. Polonya’lı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman’ın anılarını anlattığı tıpkı isimli kitaptan sinemaya uyarlanan sinema, Nazi işgali altındaki Polonya’da yaşamanın imkansızlaştırıldığı bir devirde, bir formda esir kampına gitmekten kurtulan ünlü piyanistin Varşova’nın kenar mahallelerindeki hayatta kalma gayretine odaklanır. Varoşlarda tam manasıyla sefil bir hayat süren müzisyen, öteki halkla birlikte, kıtlığa ve aşağılanmalara maruz kalsa da kahramanca çaba edecektir. Günü gelip oradan kaçma bahtı bulduğundaysa başşehrin harabelerine sığınacak, beklemediği bir anda gelen bir yardımla umudunu tekrar kazanacaktır. Sinema, En Âlâ Erkek Oyuncu kolunda Oscar alan Adrien Brody’nin de filmografisinin en güçlü işlerinden biri.

IMDb: 8,5

Prestij, birbirini alt etmeye çalışan iki sihirbazın kıssasını anlatıyor. 19.yy sonlarında Londra’da Robert Angier, sevgili eşi Julia McCullough ve Alfred Borden hem arkadaştırlar hem de bir sihirbazın asistanlarıdırlar. Bir şov esnasında Julia ölünce Robert, onun vefatından Alfred’i cürümler ve birbirlerine düşman olurlar. Vakit içinde ikisi de hem ünlü olurlar hem de rakip sihirbazlara dönüşerek birbirlerinin sahne üstünde performansını sabote etmeye kalkışırlar. Alfred başarılı bir hile yapınca Robert, rakibinin sırrını çözmek konusunu takıntı halinde getirir ve trajik olaylar birbirini kovalar.

IMDb: 8,6

Yıldızlararası’nda, teknik bilgisi ve hüneri yüksek olan Cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; emeli iki çocuğuna inançlı bir hayat sunmaktır. Onlarla yaşayan Büyükbaba Donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı Murph şaşırtan bir zekaya sahiptir. Geçmişte bıraktığı biliminsanı mesleğini özleyen Cooper’un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için güçlü bir karar alması gerekir. Christopher Nolan’ın, Jonathan Nolan ile kaleme aldığı ve direktörlüğünü sırtladığı sinemanın yıldız oyunculardan oluşan oyuncu takımında Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Matt Damon, Bill Irwin, John Lithgow ve Michael Caine üzere isimler yer alıyor. Bilim kurgunun yanı sıra dramatik öğeler de içeren sinemanın senaryosu Fizikçi Kip S. Thorne’nun kainattaki ‘Solucan Delikleri’ teorisinden ilham alıyor.

IMDb: 8,6

Hayat Güzeldir’de, başkahramanımız hayat dolu Guido’nun hoşlar hoşu öğretmen Dora’ya vurulur ve tüm pürüzlere karşın evlenirler. Akabinde bir de çocuk sahibi olan çiftin hayatlarındaki tüm pürüzler ortadan kalktığında savaş patlak verir. Yahudi oldukları için toplama kampına götürüldüklerinde Guido, oğluna esir kampının ve savaşın bir oyun olarak söyleyecek; oğlu, oyunu muvaffakiyetle tamamlarsa ödül olarak çok istediği bir oyuncak tankı armağan edecektir. İkinci Dünya Savaşı’nın sivillerin üzerindeki yıkıcı tesirini beyaz perdeye en güzel uyarlayan sinemalardan biri olan Hayat Hoştur, tüm aksiliklere karşın her daim bir umut ışığı olduğunu isminde olduğu üzere, içeriğinde de barındırıyor. Gösterime girdiği devir büyük ses getiren sinema Akademi’nin de büyük ilgisine nail olup, En Düzgün Yabancı Sinema, En Düzgün Erkek Oyuncu ve En Âlâ Müzik olmak üzere üç kısımda Oscar mükafatı kazanmıştı.

IMDb: 8,6

Park Ailesi’yle tanışın: soyla gelen servetin klasik bir tablosu. Başka yanda ise Kim Ailesi, sokak zekası bakımından varlıklı lakin öteki hiçbir zenginliğe sahip değil. Şans yahut baht olsun, bu iki mesken halkı bir halde bir ortaya gelir ve Kim ailesi altın bir fırsatın varlığını çabucak sezer. Kolej çağındaki Ki-woo tarafından manipülasyon konusunda yetiştirilen Kim çocukları, öğretmen ve sanat terapisti misyonlarıyla kendilerini Park ailesinin ortasına çarçabuk yerleştirir. Kim’ler “vazgeçilmez” lüks hizmetler sunarken, Parklar ise habersizce konutlarındaki her şeyi Kim ailesine kaybetmektedir. Fakat kısa müddette bu tertip bir tehditle karşılaşır. Asalak bir konuk Kim ailesinin yeni keşfettikleri konforu tehdit eder hale geldiğinde, yırtıcı ve zorlayıcı bir üstünlük gayreti patlak verir. Bu mücadele Kim ve Park aileleri ortasındaki kırılgan ekosistemi yıkmakla tehdit etmektedir…

IMDb: 8,6

Er Ryan’ı Kurtarmak’ta, dört çocuk annesi bir kadı İkinci Dünya Savaşı’nda kaybettiği üç oğlunun akabinde ziyadesiyle yaralanmıştır. Artık tek dileği hayatta kalan tek oğlunun savaştan sağ salim dönmesidir. Yakarışları karşılık bulur ve Lider tarafından verilen bir buyrukla James Ryan’ın ne değerine olursa olsun bu savaştan sağ çıkması sağlanacaktır. Normandiya çıkarmasının yapıldığı gün, sekiz kişilik bir asker birliği farklı bir vazifeye, Ryan’ı kurtarma vazifesine atanır. Fakat yüzbaşı John Miller tarafından yönetilen bu ünite, can pazarının yaşandığı bu şiddetli ortamda hakikatli bir ömür gayretine atılacak; tek bir adamı kurtarmak için sekiz kişinin hayatının tehlikeye atılmasının legalliğini sorgulayacaktır.

IMDb: 8,6

Ruhların Kaçışı, Japon animasyon üstadı Hayao Miyazaki’nin en kıymetli yapıtlarından biri. Sinema, küçük Chihiro ve ailesinin yeni bir kasabaya taşınmalarıyla açılır. Seyahat esnasında yolda gördükleri bir tünele dikkat eden aile, tünelin içerisinden geçtiklerinde karşılaştıkları fantastik dünyanın içerisinde büyülenirler. Lakin bu kasabada yolunda gitmeyen bir şeyler vardır, bu büyü kısa bir vakit sonra bozulacaktır. Ailesini kaybeden küçük Chihiro, babasını kurtarmak için dehşet dolu bir maceraya atılacaktır. Animasyon çeşidinin en kıymetli örneklerinden biri olan sinema, 75. Akademi Ödülleri’nde En Güzel Animasyon kolunda Oscar’a; 52. Berlin Sinema Festivali’nde ise Altın Ayı mükafatına layık görülmüştür. Sinema, Japon sinema tarihinin en başarılı sineması olarak da kırılması güç bir rekoru elinde tutuyor.

IMDb: 8,6

Luke Skywalker, galaksiyi imparatorluğun dünyayı yok eden savaş istasyonundan kurtarmak için kendini beğenmiş bir pilot olan Jedi Knight, Wookiee ve iki droid ile güçlerini birleştirirken; Prenses Leia’yı gizemli Darth Vader’den kurtarmaya çalışıyor.

IMDb: 8,6

Yeşil Yol, bir hapishane vazifelisi ile bir mahkumun hikayesini anlatıyor. Paul Edgecomb’un hapishanedeki vazifesi, idama mahkum edilen mahkumları son seyahatlerine uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde yüzlerce mahkumu idam etmiştir. Bir gün John Coffey isimli korkutucu görünümlü bir adamla tanışır. Lakin Coffey’in bu ürkütücü görünümünün altında epey saf bir ruh yatmaktadır. Coffey, iki küçük kız çocuğunun katil davasında yargılanmaktadır. Coffey’in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır.

IMDb: 8,7

Bir yaşanan gerçek vardır, bir de yaşananın ötesinde olan gerçeklik… Biri düş, oburu ise Matrix! Neo,son derece tehlikeli bir adam olan Morpheus’un gerçeği bildiğine inanmaktadır. Bir gece Neo, kendisini öbür bir dünyaya götürebilecek hoş yabancı Trinity ile tanışır. Bu kızın götüreceği dünyada, Neo Morpheus’u bulacak ve Matrix hakkında bir şeyler öğrenecektir. Neo, Tam olarak kavrayamadığı şeylerin ömrünü denetim ettiğini biliyor.. Nedir bu Matrix?

IMDb: 8,8

Dövüş Kulübünün birinci kuralı: Asla Dövüş Kulübü hakkında konuşma… Dövüş Kulübünün ikinci kuralı: Asla ve asla dövüş kulübü hakkında konuşma… Jack, hayatın sıradanlığına kapılmış bir sigorta memurudur. Uzun bir müddettir ‘insomnia’ yani uykusuzluk hastalığından şikayetçidir. Kendi ruhsal kahırlarından kurtulabilmek ismine küme terapilerine katılmaktadır. Terapiler esnasında Marla isminde bir kızla tanışır. Bir müddet sonra da hayatını değiştirecek olan Tyler Durden ile… Durden, Jack’in ulaşmak istediği tüm amaçlara ulaşmış olan bir adamdır ve Jack’i asla hakkında konuşulmaması gereken bir tertip olan ‘Dövüş Kulübü’ ile tanıştıracaktır. David Fincher’ın kısa müddette kült mertebesine erişen sinemasının popülerliği lisanlara destan. Sinemanın başrollerinde de Brad Pitt, Edward Norton ve Helena Bonham Carter üzere ünlü simaları görmek mümkün…

IMDb: 8,8

Forrest Gump, düşük I.Q. sahibi genç bir adamdır. Jenny ile tanıştığında ona aşık olur. Gump ortalarında Elvis Presley, Kennedy, Nixon’ın da olduğu tarihî şahıslarla kaza yapıtı tanışır ve 50’lerden 70’lerin sonuna kadar gelen bir müddet zarfında olaylar gelişir. Gump büsbütün tesadüf olarak Vietna

IMDb:8,8

Rüya paylaşım teknolojisini kullanarak kurumsal sırları çalan bir hırsıza, bir C.E.O.’nun zihnine bir fikir yerleştirmenin aksi misyonu verilir. Bakalım bu iş nasıl ilerleyecektir?

IMDb: 8,8

Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği, dünyanın mukadderatını değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen çabayı husus ediyor. Yıllar evvel üretilen ve Orta Dünya topraklarına kandan öbür hiçbir şey getirmeyen yüzüklerin sonuncusu, üretiminden yüz yıllar sonra ortaya çıkar. Amcasının kendisine emanet ettiği yüzüğün nelere kadir olduğundan habersiz olan Frodo, büyücü Gandalf’ın anlattıkları sonrasında dehşete kapılır. Bu yüzükten ve müstakbel savaşlardan kurtulmanın tek yolu, gücünü toplamaya çalışan Sauron’u da engellemek için bu yüzüğü yok etmektir. Yüzüğü yok edilebileceği tek yer olan Mordor’a götürmek için kendini feda eden savaşçılardan oluşan bir grup oluşturulur. Çok uzun ve çetin geçecek olan seyahat başlar. Orta Dünya’nın bahtı, bu insanların ellerindedir.

IMDb: 8,9

Schindler’in Listesi, Oskar Schindler isimli bir Alman işadamının 2. Dünya Savaşı vaktinde Polonya’da kurduğu fabrikada Yahudi personelleri çalıştırması ve bu sayede 1100 Yahudi’nin hayatını kurtarmasını husus alıyor. Gerçek bir hayat öyküsünden uyarlanan sinema, ünlü direktör Steven Spielberg’in en değerli yapıtları ortasında sayılan ve ona Oscar kazandıran bir üretimdir. Sinema, 1994 yılında 12 kolda Oscar’a aday olmuş ve 7 kısımda ödül kazanmıştı. Sinemanın kazandığı Oscar’lar şöyle : En Düzgün Sinema, İdare, Kurgu, Sanat İdaresi, İmaj, Özgün Müzik ve Senaryo Uyarlaması.

IMDb: 8,9

12 Öfkeli Adam, cinayetle suçlanan bir genç ile ilgili karar vermekle yükümlü 12 heyet üyesinin karar verme sürecini husus ediyor. Latin Amerikalı bir genç adam, babasını öldürdüğü gerekçesiyle cinayetle suçlanır. Sanığın kaybettiğini söylediği bir bıçak ise cinayetin işlendiği odada bulunmuştur, gencin mahkemeye sunduğu savunma zayıftır ve olan biteni duyduklarını söyleyen pek çok şahit vardır. Sanık hatalı bulunduğu taktirde idama mahkum edilecektir.Jüri sonuçları pek de şaşırtan değildir: 12 heyet üyesinden yalnızca sekiz numaralı heyet üyesi Davis ‘suçsuz’ kararı tarafında oy vermiştir. Davis’in heyet üyelerini ikna etmeye çalışması esnasında her heyet üyesinin ‘suçlu’ kararı vermesinin gerisinde ise, ortalarında yabancı düşmanlığı, kanuna çok itimat, çoğunluğa uyma, geçmişle hesaplaşma üzere farklı şahsî sebepler olduğu ortaya çıkacaktır.

IMDB: 8,9

Herkesin