Marmara Üniversitesi Dokuma Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Dr. Erkan İşgören, pandeminin başında, hiçbir filtreleme özelliği olmayan maske oranın yüzde 75 olduğunu bugün ise bu oranın yüzde 95’e çıktığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı’na sunulan maske raporunda da imzası bulunan İşgören, filtre özelliği olmayan maskeyi üreten tek ülkenin Türkiye olduğunu da söyledi.
Türkiye’de kullanılan maskelerin yeteri kadar gözetici olup olmadığı ile ilgili mevzu birinci olarak 14 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı’na sunulan raporla gündeme geldi.
Söz konusu raporda günlük üretilen 35 milyon maskenin yüzde 90’unun hijyen şartlarına uymadığı, yüzde 75’inin ise hiçbir filtreleme özelliği olmayan kumaşla üretildiği söz ediliyordu.
Konuyu evvel Twitter hesabında paylaşan daha sonra canlı yayına taşıyan Ekotürk TV Haber Koordinatörü Ali Çağatay, raporda imzası bulunan Marmara Üniversitesi Dokuma Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Dr. Erkan İşgören’e son durumu sordu.
“Filtrasyon özelliği olmayan maske oranı yüzde 95’e çıktı”
Nisandaki raporda yüzde 75 olarak belirtilen “filtrasyon özelliği olmayan maske” oranın bugün itibariyle yüzde 95’e çıktığını söyleyen İşgören, maske üretiminde kullanılan iki değerli hammaddeyi ve maliyetlerini açıkladı:
“Türkiye’de yüzde 80 geçirgenlik özelliğine sahip maske kullanılıyor”
Hâlihazırda maske üretiminin, Türkiye’nin gereksiniminin 10-12 katı kapasiteye ulaştığını, ihracat yapılabilecek düzeyde olunduğunu söyleyen Erkan İşgören, üç tip maskeden bahsetti: FFP1, FFP2, FFP3.
Bunlardan birincisi FFP1, yüzde 80 geçirgenlik özelliğine sahip ve Türkiye’de piyasanın yüzde 95’i bu eseri kullanıyor. FFP2 10 kata kadar korurken, yüzde 99 muhafazalı FFP3 20 kata kadar müdafaa sağlıyor.
“Bu maskeleri en fazla iki saat kullandıktan sonra yerine yenisini kullanmamız lazım” diyen İşgören, “5 bin kişinin çalıştığı bir işletmede bu, yaklaşık 20-25 bin maske manasına geliyor. Olağan koşullarda devlet takviyesi olmadan endüstrici bunu karşılayamaz” sözünü kullandı.
“Ventilli maskeler nefesi dışarı veriyor, dışarıdan hava almıyor, hastalığı yayıyor”
Ventilli maske örneği
Ucunda filtreye benzeri bir materyalin olduğu ventilli maskelerle ilgili yanlış bir inanışın da olduğunu vurgulayan İşgören, “Bu maskelerin çok daha âlâ koruduğunu düşünüyoruz. Fakat hasta bir insan bunu kullandığı takdirde o kişinin öksürüğüyle gelen partiküller, ventilden dışarıya veriliyor. Lakin dışarıdan bir şey almıyor. Hastalığı yaymak için daha ülkü bir maske olarak düşünebiliriz” dedi.
Moda maskeler: ‘Direkt kanserojen hususlarla temasa geçiyoruz’
Herhangi bir butikten çok lüks markaların mağazalarına kadar birçok yerde görülen “moda maskeler” ile ilgili ise Erkan İşgören “Bunların üzerinde kullanılan boyalar azo boyar kümesi boyalardan yapılmış ise bu sefer direkt kanserojen unsurlarla temasa geçiyoruz” dedi.
“Filtre özellikli kumaşı olmayan maskeyi üreten tek ülke biziz”
İstanbul’da yaklaşık 350-400 tane maske üretim yeri olduğunu söyleyen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, standartlara bağlı olarak üretim yapan, hepa filtre kullanan firma sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini söz etti ve ekledi: Ankara’da, Adana’da, İstanbul’da birkaç tane var. Toplasanız 15-20 işletmeyi geçmiyor. Bu firmalar çoğunlukla ihracata çalışıyor.
Diğer firmaların tamamının vasıfsız çalışanlarla antihijyenik şartlarda merdiven altı üretim yaptığını söyleyen İşgören, şöyle devam etti:
“Standartlara uyan maskeleri Almanya ve Hollanda kapatıyor”
“Üç katlı maskenin satışı büsbütün yasaklanacak üzere görünüyor”
Sağlık Bakanlığı’nın durumun farkında olduğunu söyleyen Dr. Erkan İşgören, “Pandeminin ateşli devrinde her şeye müsaade edildi. Zannediyorum iki haftaya, önümüzdeki hafta da olabilir artık bu spunbond/tela ‘dan yapılmış üç katlı maskenin satışı büsbütün yasaklanacak üzere görünüyor” dedi.
Mevcut durumda filtrasyon özelliği olmayan, yani ortasında meltblown unsur olmayan maskelerin piyasadan toplatılmasının düşünceli bir süreç olduğunu aktaran İşgören, “Sanıyoruz, Bakanlık bu mevzuda bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile adım atacak” dedi.
Independent Türkçe & EkoTürk
