Denizli’nin Acıpayam ilçesi Dodurgalar Mahallesi yakınındaki Mallı Dağı’nda bulunan ve içinde çok sayıda sarkıt ve dikitin yer aldığı 145 metre uzunluğundaki Keloğlan Mağarası, bölgede anlatılan kel çoban efsanesinin akabinde, bilhassa saçı olmayan ve dökülenlerin ilgisini çekiyor.
Dodurgalar Mahallesi yakınlarındaki Mallı Dağı’nın doğu yamacında yer alan toplam uzunluğu 145 metrelik mağaranın içinde bol ölçüde sarkıt, dikit, sütün, makarna sarkıtı ve örtü damla taşlar bulunuyor. 1990 yılına kadar kimsenin dikkatini çekmeyen, yalnızca çobanların bildiği mağara, yapılan çalışmalar sonrasında 2003 yılında turizme kazandırıldı. Türkiye’de turizme açık 14 mağaradan biri olan Keloğlan Mağarası’nın içi bir nevi damla taş ormanını çağrıştırıyor. İçinde nemli bir hava bulunduran mağarada çok sayıda sarkıt ve dikitler yer alıyor. Ayrıyeten mağaranın girişinde, keşfedilen bizon, zebra, kurt üzere hayvanlara ilişkin fosiller de sergileniyor.
Kel çobanın efsanesini duyan mağaraya geliyor
Tur operatörü Emre Süllü, Keloğlan efsanesini duyanların mağarayı sıkça ziyaret ettiğini belirterek, ‘’Bu bölgede yaşayanlar ve dışarıdan gelenler kel çobanın efsanesini duyunca Keloğlan Mağarası’na geliyor. Efsaneye nazaran, kel çoban saçı olmadığı için sevdiği kızla evlenemeyince kendini buraya kapatmış, günler sonra mağaradan çıktığında sırma saçları varmış, köye döndüğünde çoban kızla evlenmiş. Bunu duyanlar mağaraya gelerek medet umuyor, şifa arıyorlar” dedi.
‘Bakalım saçım tekrar çıkacak mı?’
Mağaranın efsanesini duyduğu için ziyaret ettiğini söyleyen Ozan Süllü, “Saçım dökülmeye başladı. Kellik başladı, buranın efsanesini duydum. Saçımın dökülmesini durdurup, tekrar çıkmasını sağladığını söylediler. Ben de geldim, birkaç gün ziyaret edip, içinde dolaşacağım. Bakalım saçım tekrar çıkacak mı, bakacağız’’ diye konuştu.
‘Ben de şifa niyetine geldim. İnşallah daha gür çıkar diye ümit ediyorum’
Öğretmen Bünyamin Şahin ise, mağaranın efsanesini komşusunun anlattığını tabir ederek, “İlk kere bu mağaraya geldim. Saçı çıkardığını bana komşum anlattı, merak ettim. Benim de saçım yok, inşallah vesile olur, şifa niyetine geldik’’ dedi. Mağarayı ziyaret edenlerden İsmet Berber de, “Kel çobanın kıssasını çok duydum. Bu mağaraya bilhassa kel olanların çok geldiğini öğrendim. Benim de saçım dökülüyor. Ben de şifa niyetine geldim. İnşallah daha gür çıkar diye ümit ediyorum” diye konuştu.
Kel çoban efsanesi nedir?
Mağaraya ismini veren efsane ise şöyle; evvelden bölgede çobanlık yapan genç, bir kıza aşık olur. Lakin kel olduğu gerekçesiyle sevdiği kızla evlenmesine müsaade verilmeyince kendini dağlara vurur. Dolaşırken yorgun düşer ve gördüğü mağaraya girer. Burada günlerce uyuyan genç, uyandığına saçlarının çıktığını görür. Köyüne döndüğünde, aşık olduğu kız onu görür ve evlenirler. O günden sonra da mağaraya ‘Keloğlan’ ismi verilir. Bu efsane bölgede sıkça anlatılır.
