Şöyle bir evlilik bize de nasip olur mu Allahım?
Biz Fatih Portakal'ı daima ana haberi konutumuza taşıyan bir ses olarak biliyoruz. Mevzu haberler olunca, işin içinde çok da güzele giden şeyler olmuyor takdir edersiniz ki.
Bir orta haberlerin önemli tarafından sıyrılıp, aslında ne kadar hepimize benzeyen bir insan olduğunu fark etmemizi de sağlamıştı Fatih Portakal. Mesela yaptırdığı şu dövmeler, toplumsal medyada oldukça konuşulmuştu.
Haftanın beş günü milyonların gözünün önünde olan Fatih Portakal'ın, göz önünde olmayan hayatını da merak ettik. Buyurun sizi Fatih ve Armağan çiftiyle tanıştıralım…
O vakit sizi 1996 yılına götürelim çabucak. Fatih, üniversiteyi bitirdikten sonra Avustralya Sidney'e gitmiş. Burada 3,5 yıl garsonluk, barmenlik üzere işler yapıp kendine öz itimat dolu bir hayat deneyimi kattığını söylüyor.
Döndükten sonra da mesleği olan gazeteciliğe başlamış lakin bu ortada yuva kurmak üzere bir niyeti de varmış. Bir gün Fatih'in annesinin de bulunduğu bir ortamda bir hanım, arkadaşının kızı olan Armağan ile Fatih'in tanışabileceği fikrini atmış ortaya.
Anneler vasıtasıyla gençler birbirlerinin telefon numaralarını edinmişler. Armağan fizikî özelliklerini, olduğundan farklı anlatmış telefonda Fatih'e. Fatih de işin içinde anneler var, ayıp olmasın diye yarım saatlik bir görüşme teklif etmiş.
O yarım saat olmuş size 3,5 saat; hatta o 3,5 saat 23 yıl olmuş artık.. 9 ay görüştükten sonra çabucak evlenmişler. Evvel İzmir'de, daha sonra Seferihisar'ın Sığacık mahallesinde mütevazı bir hayat yaşamaya başlamışlar. Bu ortada Armağan asıl mesleği olan etraf mühendisliğini değil, büyük bir firmanın pazarlama yöneticiliğini yapıyor o sıralar.
Mehmet Ali Birand'ın Fatih Portakal'a Kanal D'de iş teklif etmesiyle İstanbul'a taşınmışlar; taşınmasalar balık restoranı açacaklarmış aslında. Fatih Portakal'ın genç muhabirlikten bugünlere kadar uzanan kıssasını az çok biliyoruz ancak Armağan Portakal'ın meslek yerine özgürlüğü seçmesi çok öteki.
Portakal çifti, çok sevdikleri Seferihisar'dan bir arazi satın almışlar. İçinde zeytinlikleri olan bu arazinin durup bekleyen, atıl bir yer olmasına gönülleri razı gelmemiş. Armağan Portakal çabucak kolları sıvayıp, zeytinciliği öğrenmeye başlamış. “Toprağı rahmetini küstürmeyelim, üretelim” demişler…
Ve o zeytinlik sahiden de Armağan Portakal'ın teşebbüsüyle işleyen, üreten bir çiftlik haline gelmiş. Onca yıl kurumsal şirketlerde yöneticilik yapan Armağan Hanım “kazandığım en bedelli unvan çiftçilik” diyerek güneşte kuruttuğu reçelleri ve çiftlikte ürettiği eserleri organik pazarda satıyor artık.
Toprakla uğraşmanın kimi kent insanına nazaran romantik geldiğini lakin hiç de o denli olmadığını söylüyor Armağan Portakal.
“Toprakla uğraşmak romantik bir hobi değil. Bilakis ciddiyet ve sorumluluk istiyor. Toprak ve tabiat çok kuvvetli. İnsanın egosunu yontuyor. Zira “insan” olarak kararları alan olmaya, hükmetmeye güdülüyüz. Halbuki, tabiat söylüyor son sözü! Tabiatın üzerinde değil, onun bir modülü olduğumu kavrayarak hareket ettiğimde işler yolunda gidiyor. Bizim sayılarla, tarihlerle olan netlik ayarlarımız tabiatta; mevsim, rüzgâr, yağmur üzere döngüler yanında çalışmıyor. Sabırlı olmayı öğretiyor bana!”
2005'te kurumsal hayattan istifa edip çiftçi olarak yoluna devam eden Armağan Portakal'ın şu kelamı insanı uzun uzun düşündürecek cinsten: “Omzumda apoletlerle süslü bir balıktım. Lakin akvaryumda! Dışarda, ufacık bir balık oldum lakin tertemiz kocaman bir okyanusta..”
Armağan Portakal hayatına Seferihisar'daki çiftliğinde üreterek devam ederken, Fatih Portakal işi gereği İstanbul'da bulunuyor lakin Fatih Portakal kesinlikle her hafta sonu eşinin yanında ve çok sevdiği doğal hayatta.
Armağan Portakal “Fatih Portakal'ın eşi olmak güç mu?” sorusuna ise şöyle karşılık vermiş:
“Hem bedel bilen, hem nazik, hem özgürlükçü, bedelli bir insandır Fatih. O’nunla yaşamak keyiftir, aydınlanmadır, ferah bir nefestir, bayanın yüceltilmesidir.”
İmrenmedik dersek palavra olur. İsteyen herkesin Portakal ailesi üzere memnun bir yuvası olsun umarız. Fotoğraflarına bakmak bile onların ne kadar memnun olduğunu görmek için kâfi…
