Karantinayı Fırsata Çevirip Entelektüel Seviyenizi Arşa Çıkaracak Yerli Festival Filmleri

Türkiye'de ve dünyada birçok muvaffakiyete atan bu seri, bir Semih Kaplanoğlu üçlemesi. Nejat İşler, Saadet Işıl Aksoy, Ufuk Bayraktar Yumurta'da; Melih Selçuk, Başak Köklükaya, Rıza Akın Süt'te; Bora Altaş, Erdal Beşikçioğlu,Tülin İhtimam ise Bal sinemalarında oynuyor.

KONU: Bir kasaba çocuğu Yusuf'un hayatının farklı devirlerinde başına gelenler farklı ayrı sinemalarla anlatılıyor. 

Yumurta – IMDb Puanı: 6.6

Süt – IMDb Puanı: 6.6

Bal – IMDb Puanı: 7.2

Başarılı direktör Emre Yeksan'ın en uygun sinemalarından biri. Memleketler arası şenliklerde de beğeni toplayan sinemanın kadrosunda Ulaş Tuna Astepe, Ahmet Melih Yılmaz, Serpil Gül, Müfit Kayacan ve Merve Dizdar üzere başarılı oyuncular var.

KONU: Acılı bir boşanmanın ve işsizliğin neden olduğu sefaletin akabinde 30’lu yaşlarının ortasındaki Selim, İzmir’deki üst orta sınıf ailesinin yanına geri taşınır. Ne ailesiyle ne de eski arkadaşlarıyla tekrar bir ortaya gelmekten pek hoşnut değildir. Selim, pek hatırlayamasada onun askerlik arkadaşı olduğunu tez eden aylak Cihan’la vakit geçirmeye başlar. Denizden gelen berbat bir koku kenti ve apartmanlarını yeterlice sarınca, Selim de Cihan ve arkadaşlarının yardımıyla yeni bir dünyanın imkânlarını keşfe atılır. Sinema İzmir’i Alsancak’tan Karşıyaka’ya, Göztepe’den Çiğli’ye, Bayraklı’dan Kadifekale’ye kadar, sokak sokak arşınlıyor. İstanbul’dan geri dönüşün öyküsünü İzmir’in sokaklarında Selim’le bir arada anlatıyor.

İlk uzun metrajlı filmiyle 2016 Cannes Sinema Festival’inden Yılın En Yenilikçi Direktörü mükafatı ile dönen Mehmet Can Mertoğlu'nun başarılı bir işi. Aldığı birçok öbür mükafatı de düşününce, şenlik sinemaları için IMDb puanını önemsememek gerektiğini bir defa daha anlıyorsunuz. Takımında ise Şebnem Bozoklu, Murat Kılıç, Müfit Kayacan, Muttalip Müjdeci, Zuhal Gencer Erkaya, İstek Akın, Mihriban Er, Şafak Karali ve Binnaz Ekren üzere oyuncular var.

KONU: 10 yıllık evli olmalarına karşın çocuk sahibi olamayan bir çift, ailelerini 'tamamlamak' için bebek evlat edinmeye karar verir. Ama bu süreç boyunca bebeğin evlatlık olduğunu etraflarına muhakkak etmemek, kendi çocuklarıymış üzere davranmak yegane emelleridir. Ön hazırlık etabında yaptıkları şeylerden biri de güya hamilelik ve doğumundan itibaren kendi bebekleriymiş üzere geriye dönük bir fotoğraf albümü hazırlamaktır.

Ercan Kesal, Tansu Biçer ve Muhammet Uzuner'in oynadığı ve ünlü direktör Ali Aydın'ın yazıp yönettiği sinema, Türkiye'yi aşarak Venedik Sinema Festivali’nden de Geleceğin Aslanı mükafatını kapmıştı.

KONU: Demiryolları işletmesine bir ömür vakfetmiş olan yol bekçisi Basri , yalnız bir hayat sürmektedir. Hayattaki tek varlığı olan oğlu Seyfi bundan 18 yıl evvel üniversite öğrencisiyken gözaltına alınmış ve o günden sonra ortadan kaybolmuştur. Kendisinden ne bir haber alınabilmiş, ne de yetkili kurumlar rastgele bir bilgi vermiştir. Seyfi güya hiç var olmamış üzere ortadan kaybolmuştur. Dahası Seyfi ortadan kaybolduktan 6 yıl sonra, Basri'nin karısı da vefat etmiştir. Hayattaki kayıplarından sonra gittikçe içine kapanan ve toplumdan uzaklaşan Basri, Seyfi'nin geri döneceğine dair umudunu hiç yitirmez ve 18 yıl boyunca her ayın başında ve ortasında oğlunun bulunması için dilekçeler muharrir…

Filmin imal takımında yabancı isimler var. Guillaume Giovanetti ve Çağla Zencirci'nin birlikte yönettiği sinema için Damla Sönmez haftalarca ıslık çalmayı öğrenmeye çalışmış:) Erkan Kolçak Köstendil, Emin Gürsoy, Seçkin İşcan ve Meral Çetinkaya kadroda.

KONU: 25 yaşındaki Sibel, babası ve kız kardeşi ile birlikte Karadeniz’de gözlerden uzak bir köyde yaşamaktadır. Dilsiz bir kız olan Sibel’in kendi halinde bir yaşantısı vardır. O, fakat atalarından kalma bir gelenek olan ıslık çalma sayesinde etrafındakilerle irtibat kurabilmektedir. Köy halkı tarafından dışlanan genç kız, onlar tarafından uğursuz olarak kabul edilmektedir. Sibel'in hayatı, bir gün ormanda gezintiye çıktığı sırada bir yabancı ile müsabakası sonucu farklı bir hal alır. 

Bu Zeki Demirkubuz sinemasında, Rus muharrir Dostoyevsky'nin Yeraltından Notlar isimli klasik yapıtından esinlenilmiş. Başrolünde Engin Günaydın var. 

KONU: Nefret ettiği eski arkadaşlarının akşam yemeğine kendisini zorla davet ettiren Muharrem'in, bu yemek ile birlikte başlayan didişmeleri, ego şovları sonucu eski defterlerin açılması ile utanç dolu hesaplaşmalarla karşı karşıya kalmasını bahis alan Yeraltı, bireyin varoluşsal problemlerini irdeleyen bir sinema.

Ülkemizde konuşulmayıp, yurtdışında eğey kıymet görmüş sinemalarımızdan biri. Derya Alabora, Tsilda Chelton, Onur Ünsal, Osman Sonat, Övül Avkıran, Tayfun Bademsoy ve Nazmi Kırık üzere oyuncuların takımında yer aldığı bir Yeşim Ustaoğlu sineması. Ödüllü olması da uğraşı.

KONU: Her biri uzak diyarlara düşmüş üç kardeş artık hasretlerine mecburî bir son verecektir. Üçü de birbirinden farklı hayatlara savrulmuştur. Birbirleriyle ortalarındaki bağ körelmeye yüz tutmuş ve irtibatlarını kaybetmiş bu üç orta yaşlı kardeş için kavuşma vakti yaklaşmaktadır. Memleketleri Karadeniz'de yaşayan yaşlı annelerinin kaybolduğu haberi onları yıllar sonra bir ortaya getirecektir. Her biri tıpkı kente düşmüş, İstanbul'da yaşıyor olmalarına karşın kontaktlarını kaybeden kardeşler, anneleri Nusret'i bulmak için kendileri ve anılarına dair birçok şeyi gün yüzüne çıkardıkları bir seyahate çıkarlar. Bu seyahat bir içsel hesaplaşmaya, annelerini bulduktan ve İstanbul'a getirdikten sonraki süreç ise sancılı bir hayat imtihanına dönüşecektir. Bu imtihandan alnının akıyla çıkabilen tek kişi ise yaşlı bayanın torunu Murat olacaktır.

Venedik Sinema Festivali’nde ise Geleceğin Aslanı mükafatını alan Türk sinemalarımızdan bir başkası. Seren Yüce'nin yazıp yönettiği sinemanın kadrosunda Bartu Küçükçağlayan, Settar Tanrıöğen, Nihal Koldaş, Erkan Can ve Esme Madra yer alıyor.

KONU: Mertkan'ın hayatı kolaydır; babasının inşaatlarının getir götür işlerine bakar, arkadaşlarla alışveriş merkezlerinde sağı solu keser, otomobille çeşitler. Bu kolaylığa bir mana bulmak için pek de istekli değildir. Ne vakit ki Gül ile tanışır, boşluğu ve kolaylığı kıymetlendirmek için bir fırsat çıkar karşısına. Lakin babası Gül'ün kökenleri konusunda kuşkucudur. Hayatta ayrımcılıkla karşılaştığı birinci anda ona teslim olan Mertkan, çoğunluğa uyar, babasının kendisi için çizdiği yolda hayatına bir mana bulur.

Tepenin Gerisi sineması ile muvaffakiyet kazanan Emin Alper'in ikinci sineması. Takımında ise Mehmet Özgür, Berkay Ateş, Tülin İhtimam, Müfit Kayacan ve Ozan Akbaba üzere mükemmel oyuncular var. 

KONU: Kadir hapishanedeki 20 yılın akabinde kurallı tahliye olur ve emniyette çalışan Hamza'nın yardımıyla iş bulur. İstanbul'u saran büyük siyasi karmaşa atmosferi bilhassa sokaklarda kendini göstermektedir. Kadir, çöp toplayıcısı olarak girdiği bu paravan işin gerisinde aslında muhbir olarak çalışacaktır. Gecekondu mahallelerindeki çöpleri karıştırarak rastgele bir formda bomba gereci olup olmadığını araştıracak ve bulduklarını raporlayacaktır. Hapishane sonrası birinci uğradığı adreste ise kardeşi Ahmet ile karşılaşır. Belediyede çalışan Ahmet ile yine kardeşlik bağını kurmaya çalışsa da, bu eforları tek taraflı kalır. Ahmet'in kendi içine kapanık bu hallerini Kadir başında farklı yorumlar ve komplo teorileri üretmeye başlar.

Sizi bir batı sineması izliyor üzere hissettirecek bu sinema, tansiyonlu bir aile trajedisine yer veriyor. Berk Hakman, Tamer Levent, Reha Özcan, Mehmet Özgür ve Banu Fotocan üzere isimler yer alıyor.

KONU: Nusret biri uysal oburu mecnun fişek iki oğlunu alıp dedelerinin çiftliğine hava değişikliği olsun diye götürür. Zafer askerlik sonrası yaşadığı buhranla ne kadar içine kapanıksa, kardeşi bir o kadar laf dinlemez, haşarı bir delikanlıdır. Dede Faik ise kendi çiftliğinin etrafında gezinen keçi sürülerinden ve bilhassa onların sahibi olan çobanlardan şikayetçidir. Etrafında ne olup biterse onlardan bilmektedir. Nereden geldiği muhakkak olmayan bir silah patlaması ve sonrasında yaşananlar çiftliktekilerin huzurunu tamamıyla bozacaktır.

Bu sinema Nuri Bilge Ceylan'a Cannes Sinema Festivali'nde En Yeterli Direktör mükafatını kazandıran ve o dayanılmaz konuşmayı yaptıran sinemadır: “Ödülü, tutkuyla sevdiğim yalnız ve hoş ülkeme adıyorum.”

Hatice Aslan, Yavuz Bingöl, Ercan Kesal ve Ahmet Rıfat Şungar'a takımında yer veriyor.

KONU: Yaklaşan genel seçimlere bir muhalefet partisinden aday olarak girecek iş adamı Servet, ıssız bir yolda trafik kazası yapar. Vefatla sonuçlanan kaza sırasında araçta bile olmayan sürücüsü Eyüp'e para verip palavra söyleterek mevtin sorumluluğunu almasını ister. Servet, kendisi yerine mahpusa giren Eyüp'ün karısı Hacer ile de ilgiye girmeye başlayınca, olaylar sonunda bir aile dramına sebep olacak kadar karışır.
Gerçeği bilmek, görmek istememek, duymamak yahut hakkında konuşmamak, hülasa ?Üç Maymun'u oynamak, onun var olduğu gerçeğini değiştirir mi?

Konusu din olunca, hem ilgi görmüş hem de reaksiyon çekmişti. Antalya Altın Portakal Sinema Festivali’nden 8 ödül aldıktan sonra sürat kesmeyip Toronto Sinema Festivali’nden bile ödül almıştı. Yabancı Lisanda En Düzgün Sinema kolunda Oscar’a aday adayı olan sinemalarımızdan de biri. Erkan Can, İtimat Kıraç, Engin Günaydın, Meray Ülgen ve Settar Tanrıöğen üzere usta oyuncular takımında.

KONU: Kendi halinde, hayli mütevazı bir hayat süren Muharrem, dini inançları çok kuvvetli bir insandır. O denli ki, gece gündüz daima ibadet etmekte, cinsellikten uzak, içine dönük bir hayat yaşamaktadır. Bütün bu özellikleri, etrafındaki beşerler tarafından büyük bir güvenilirlik kazanmasına neden olur. Bu durum, varlıklı bir tarikat pirinin dikkatini çeker ve Muharrem’in güvenilirliğini, tarikatın sayısız mülkünün kiralarının toplanması için kullanmaya karar verir. Aniden farklı bir dünyanın içine giriveren Muharrem için sahip olduğu bedeller yavaş yavaş sarsılmaya başlar. Çağdaş dünyanın içinde bulunduğu karmaşa, onun yıllardır alışık olmadığı kadar yıpratıcıdır. Lakin işin berbatı artık o da, bu dünyanın getirilerinden kendini uzak tutamaz. 

Kaan Müjdeci tarafından yazılıp yönetilen bu sinema de, Yabancı Lisanda En Düzgün Sinema kolunda Oscar aday adayı olan sinemalarımızdan. Venedik Sinema Festivali’nden ve Antalya Altın Portakal Sinema Festivali’nden Heyet Özel Mükafatı ile dönmesi de gayreti. Muttalip Müjdeci, Hasan Özdemir, Ezgi Ergin, Furkan Uyar, Ozan Çelik, Banu Fotocan ve Okan Avcı takımında.

KONU: 11 yaşındaki Aslan'ın yaşadığı küçük köydeki tek gündeliği ,okula gitmek ve arkadaşlarıyla vakit geçirmekten ibarettir; en büyük derdiyse birebir sınıfta okuduğu Ayşe'ye olan aşkıdır. Bir gün yaşadıkları yerde bir epey tanınan olan köpek dövüşlerinden birine denk gelen Aslan, burada dövüşü kaybeden ve yaralanıp yere yığılan Sivas isminde terk edilmiş kangal köpeğiyle karşılaşır. Bu müsabaka o andan itibaren yaşayacağı hayatı etkileyecek en kıymetli dönüm noktalarından biri olur.

Bir şenlik sineması olarak çıkış yapıp, cinsine nazaran düzgün bir izlenme de alabilmiş bir sinema. Cümbüşü de draması da tam dozunda, tam bir Tolga Karaçelik sineması. Bartu Küçükçağlayan, Tuğçe Altuğ, Tolga Tekin, Serkan Keskin, Hakan Karsak, Ezgi Mola, Ercan Kesal gibi oyuncular takımında.

KONU: Üç kardeşin yolları yıllar evvel ayrılmıştır. Ortadan geçen 30 yılın akabinde babaları çocuklarını bir ortaya getirmek ister ve onları Hasanlar Köyü’ndeki meskenlerine geri çağırır. Kardeşlerden en büyüğü Cemal, onları alır ve nedenini bilmedikleri bir seyahate çıkar. Üç kardeş köye gittiklerinde ise babalarının öldüğünü öğrenirler. Babaları, köyün acayipliklerinden biri olan kelebeklerin gelişinde gömülmeyi vasiyet etmiştir. Birbirlerini çok az tanıyan kardeşler, köyde kaldıkları mühlet boyunca yaşadıkları olaylarla kendilerini, birbirlerini ve babalarının kim olduğunu anlamaya çalışır.

Serdar Orçin, Zeynep Tokuş, Engin Günaydın, Demir Karahan ve Feridun Koç üzere isimleri takımında barındıran bir öteki Zeki Demirkubuz sineması. Albert Camus'un Yabancı isimli romanından esinlenilmiştir.

KONU: Dünya yanıbaşından akıp giderken, hiçbir şeye eşlik etmeyen; hayata karşı şartlı bir kayıtsızlık takınan reaksiyonsuz bir adamın kıssasıdır Yazgı. Musa evlenme vakti geldiğinde bile istekli olarak alamaz bu kararı. Onun için evlilik sadece kolay bir sözden ibaret bir kavram, yalnızca karşısındaki kızın isteği üzerine kabul ettiği bir olay… Lakin üstünkörü verilmiş bu evlilik kararı, trajik bir “yazgı” ya sürükler Musa’yı.

Bu Derviş Zaim sinemasının başrollerinde Ahmet Uğurlu ve Tuncel Kurtiz yer alıyor. Kült sinemalarımızdan biri olarak sinema tarihimize kazınmıştı.

KONU: Rumelihisar sokaklarında yaşayan Mahsun, etrafı tarafından sevilen fakir ve kimsesiz bir adamdır. Hayatta hiçbir maksadı olmayan bu adam, araba çalarak hayatta kalmaktadır. Omurdaki tek tutkusu olan arabaları geceleri çalan Mahsun, sabaha kadar bu otomobillerle gezer ve sabah olduğunda arabayı aldığı formuyla aldığı yere bırakır. Bir gün daima takıldığı kahveye gelen bir kıza aşık olan Mahsun, kalacak hiçbir yeri olmayan bu kıza odasını açar. Ama kız bu yeterliliği berbata kullanarak Mahsun'un hayatında onarılmayacak yaralar açacaktır.

Fatih Akın'ın Alman-Türk kültürlerini bir ortaya getirdiği sinemalarından Hayatın Kıyısında, memleketler arası şenliklerde muvaffakiyete kavuştu. Takımında Yelda Reynaud, Nurgül Yeşilçay, Baki Davrak ve Tuncel Kurtiz üzere başarılı oyuncular var.

KONU: Emekli bir dul olan Ali, yalnızlığını paylaşacağı bir insan ararken “hayat kadınlığı” yapan Kâfi ile tanışır. Para karşılığı kendisine hayat arkadaşlığı yapmasını öneren Ali’nin bu teklifini, Alman Lisanı Ve Edebiyatı profesörü olan oğlu Nejat hiç olumlu karşılamaz. Nejat için Yeter’in “mesleği” kabul edilemezdir. Yeter’in asıl gayesinin Türkiye’de üniversitede okuyan kızını rahat ettirebilmek olduğunu anlayan Nejat, Yeter’e karşı daha sıcak hisler beslemeye başlar. Yeter’in beklenmedik bir halde hayatını kaybetmesi üzerine kızı Ayten’i bulmaya Türkiye’ye gitmeye karar veren Nejat’ın hayatında değişik bir pencere açılacaktır. Bilmediği tek şey ise, siyasi aksiyoncu Ayten’in kaçak olarak Almanya’ya gitmiş olduğudur. Nejat’ın kestirim ettiği vakitte ve formda olmasa da, bir gün tüm bu karakterlerin hayatları beklenmedik bir formda kesişecektir.

Nuri Bilge Ceylan'ın en âlâ sinemalarından biri. Cannes Sinema Festivali'nde de Büyük Ödül'ü kapmıştı. Hatta Oscar için yüreğimizi titretip, Yabancı Lisanda En Yeterli Sinema kategorisinde aday adayı olmuştu. Yılmaz Erdoğan, Taner Birsel, Muhammet Uzuner, Ercan Kesal, Fırat Tanış, Ahmet Mümtaz Taylan ve Murat Kılıç gibi şahane oyuncular yer alıyor. 

KONU: Bir hekim ile bir savcının 12 saatlik tansiyonlu hikayesini, bir cinayet etrafında anlatıyor.

Altın Portakal ve Altın Lale üzere şenlik mükafatlarına sahip bir Zeki Demirkubuz sineması.  Bu listenin birinci sırasında yer alan Masumiyet sinemasındaki karakterlerin geçmişini husus alıyor. Onu izleyen bunu hiç kaçırmaz!

KONU: Kördüğüm olmuş bir aşk üçgeni… Bekir, Uğur ve Zagor'un bu güçlü seyahatinde işler karışıktır. Bekir Uğur’a, Uğur Zagor’a, Zagor da serseriliğe aşıktır. Karşılığını bulamayan kalplere tutkun bu üç insanın yolu, tutkunun beslediği bir yazgıyla birbirine bağlanır. Uğur, Zagor’un mahpustan çıktığı gece, mahallede işlenen bir cinayetin akabinde ortadan kaybolur. Bu kayboluş, birinci başta Bekir’in umutsuz aşkından kurtulması için bir umut olsa da, aylar sonra Zagor’un İzmir’de işlediği bir cinayet sonrası mahpusa girmesinin akabinde Uğur’un mahalleye dönmesi ile Bekir için yıllar sürecek amansız bir kovalamaca başlayacaktır. Aşkının peşinde, kendini hiçe sayarak sürecek bu kovalamaca ile gururunu, benliğini, bütün kişiliğini yitirse de, bir tek şeyi, aşkın masumiyetini yitirmez.

İlk gösterimini Cannes Sinema Festivali'nde yapan sinemalarımızdan. Nuri Bilge Ceylan'ın en çok popülerlik kazanan sanat sinemalarından biri olmasının sebebi ise sahiden sürükleyici olması. Doğu Demirkol, Murat Cemcir ve Bennu Yıldırımlar başrollerde.

KONU: Sinan oldum muhtemel edebiyatla ilgili genç  bir adamdır ve muharrir olmak istemektedir. Anadolu'da doğduğu köye dönen genç adam kitabını bastıracak parayı bulmak için tüm gücünü harcamaya başlar ;ancak babasının geçmişten kalan borçları başına keder olacaktır.

Bu sinema çekileli 22 yıl oldu ancak hala Türk sinemasının kült sinemalarından biri olarak kendinden bahsettirmeyi başarıyor. Serdar Akar'ın orijinal bir şey denediği, çok başarılı olduğu ve yeni birçok sinemaya taraf verdiği başarılı bir imal. Ağır argo kullanımı sebebiyle aile yanında izlemenizi pek tavsiye etmiyoruz:) Erkan Can, Yıldıray Şahinler, Naci Taşdöğen ve Haldun Boysan takımda. 

KONU: Laleli'de parasını çaldıran boksörün gemi kaptanına durumu anlatması ile parayı istemeye giden kaptanın başından geçenlerin husus edildiği sinemada, olaylar güzelce karmaşık bir hal alır ve bir kız ile başı betona çarpılarak öldürülmüş bir adam kalır ellerinde. Gemiden gitmesi gereken kızın boksör tarafından saklanması ile daha da karışan olaylar sonucu, başı dumanlı olan esrarkeş kaptan ayılmaya başladıkça her şeyi yavaş yavaş hatırlamaya başlar.

Başarılı genç direktör Tolga Karaçelik'in yazıp yönettiği bu sinemanın kadrosunda Nadir Sarıbacak, Kadir Çermik, Hakan Karsak, Osman Alkaş, Özgür Emre Yıldırım ve Seyithan Özdemir üzere isimler yer alıyor.

KONU: Bir armatör iflas eder ve o sırada seferde olan gemisindek mürettebat gemide mahsur kalır. Çünkü deniz hukuku gereği gemide kalmak zorundadırlar ve hiçbir yere kıpırdayamazlar. 5 gemici ve bir de kaptandan oluşan mürettebat bu huzursuz bekleyişte hiyerarşik güç uğraşına girecektir.

Yine bir Nuri Bilge Ceylan sineması… Kendisinin en tanınan takımına sahip sineması olabilir. Haluk Bilginer, Melisa Sözen ve Demet Akbağ'ı izlerken Serhat Kılıç, Ayberk Pekcan, Nejat İşler, Az Sarıbacak, Tamer Levent ve Mehmet Ali Nuroğlu gözden bile kaçabilir, o denli düşünün. Altın Palmiye mükafatını almayı başarabilen ender sinemalardan olduğunu da söyleyelim.

KONU: Aydın emekli bir tiyatrocudur; oyunculuğu bıraktıktan sonra Kapadokya'ya babasından yadigar kalan butik oteli işletmek için geri döner. Aydın'ın o günden sonra başlayan kış uykusu, bu gözlerden ırak otelin içerisindeki gündelikleriyle, kah lokal bir gazeteye köşe yazıları yazarak kah her vakit niyetlendiği lakin bir türlü başlayamadığı tiyatro tarihi kitabını yazmayı düşünerek geçer. Tüm bu süreçte hayatında iki bayan vardır: Kendisine her manada uzak ve soğuk davranan genç karısı Nihal ve boşandıktan sonra yanlarına taşınan kız kardeşi Necla… Kışın bastırması ve artan kar yağışı bu küçük taşrada en çok Aydın'ın hudutlarına dokunur ve onu uzaklara gitmeye teşvik eder.

Yılmaz Güney'in yazdığı, Şerif Gönen'in yönettiği bu sinemanın başarısı hem Türkiye'de hem de dünyada onaylandı. Zülfü Livaneli'nin imza attığı müzikleri ve Tarık Akan, Şerif Sezer, Halil Ergün üzere isimleri barındıran takımıyla da hiç unutulmadı. Lakin bu sinemanın en değerli başarısı, Cannes Sinema Festivali’nde Altın Palmiye mükafatını kazanan birinci Türk sineması olmasıdır. 

KONU: Sıkı idare devrinin en iç acıtıcı dönemlerindeyiz… İmralı Cezaevi'nde yatan beş mahkum, kendilerine verilen bir müsaade sayesinde bir haftalığına köylerine dönebileceklerdir. Lakin yol uzundur, yol tehlikelidir, yol can alır. Dışarıdaki dünya içeridekinden hiç farklı değildir. Zulüm her yerdedir, bu topraklarda insan olmak hiç kolay değildir. Anadolu topraklarından çıkmış en gerçekçi, en dokunaklı öykülerin başını çeken Yol üzerine söylenecek çok fazla şey vardır.

Bu sinemadaki Haluk Bilginer tiratını unutmak imkansız. Sineması izlemeye vakit bulamasanız bile kesinlikle o sahneyi izleyin. Listenin neden birincisi olduğunu, bu Zeki Demirkubuz sinemasını izleyince anlayacaksınız. Güven Kıraç, Haluk Bilginer ve Derya Alabora'yı bu türlü bir sinemada izlemek harikulade…

KONU: Namus cinayeti nedeniyle girdiği hapishaneden çıkan Yusuf hedefsiz bir hayata sahiptir artık. İzbe bir pansiyon köşesinde yolu Bekir ve Uğur’la kesiştikten sonra öyküdeki tüm bireylerin hayatlarını kederinden sarsan hadiseler yaşanacak, herkes kendi masumiyetinin peşinden gidecek; bu seçimler de hepsinde derin yaralar açacaktır. Uğur güçlü bir hayat kadınıdır, Bekir ise ona saplantılı bir adam. Lakin Uğur'un gönlünde Zagor vardır.