Ortalama Bir Film İzleyeceğinizi Düşünürken Ters Köşe Yapıp Beklentinizin Çok Üstünde Etki Yaratacak 21 Film

Hepsi evli beş yakın arkadaş bir arada bir çatı katı kiralarlar. Metresleriyle birlikte hoş vakit geçiren bu beş erkek için her şey yolunda gitmektedir. Ta ki sabah uyandıklarında tanımadıkları bir bayanın cansız vücudunu dairelerinde bulana kadar.

Beş arkadaşın içini bir kuşku kemirmeye başlar. Dairenin sırf beş anahtarı vardır. Her biri bir başkasından şüphelenmeye başlayan arkadaşlar, aslında birbirlerini düşündükleri kadar âlâ tanımadıklarını keşfedeceklerdir.

Bir gün bir morgdan iş bayanı Mayka'nın cesedi kaybolur. Hayatta her şeyi nizamlı ve planlı olan bu bayanın vefatının gerisindeki sır perdesi şimdi aralanamamışken, bir de cesedinin ortadan kaybolması olayı daha da karmaşık hale getirir. Dava ile ilgilenmesi için dedektif Jaime Pena görevlendirilir. Jaime de eşini kaybetmiştir ve bu travmanın izlerini şimdi tam olarak atlatamamıştır. Bu davayı hem ferdî hislerini tahlile kavuşturmak hem de hala meslekte yeterli bir polis olduğunu göstermek için değerlendirecektir. Ama olayın o kadar çok karanlık noktası vardır ki davaya dahil olan hiç kimse aslında göründüğü kişi değildir. Cinayetin ve kaybolan cesedin ardını araştırdıkça hem maddi hem manevi farklı sonuçlara gerçek yönelecektir…

Pleasantville, bir televizyon dizisinin kurguladığı bir kasabadır. David ise bir 90’lar çocuğudur. Hayatına dair en büyük hobisi Pleasantville’i izlemek ve dizi hakkındaki her şeyi bilmektir. Bir gün gizemli bir televizyon tamircisi, David’in konutuna tuhaf bir televizyon kumandası bırakır. David, bu kumanda sayesinde ablası Jennifer’ı da kazara yanına alarak Pleasantville’in içerisine girmeyi başaracaktır.

1970 sonbaharında Anna dokuz yaşındadır. Gazeteci annesi Marie, güçlü bir İspanyol aileden gelen avukat babası Fernando, kardeşi François ve her şeyini kaybetmesinden Castro’yu sorumlu tutan Kübalı dadısı ile Paris’te yaşar. Rahat ve huzurlu hayatlarına düşen tek gölge, İspanya’da faşist Franco idaresine karşı uğraş veren eniştedir. Komünist olması nedeniyle, meskende eniştenin ismi dahi anılmamaktadır.

Ailenin burjuva ömrü, eniştenin öldürülmesi ve bu olayın akabinde, eşi ve çocuğunun İspanya’dan kaçarak yanlarına sığınmasıyla altüst olur. O güne dek İspanya’daki duruma reaksiyonsuz kalan Anna’nın babası, derin bir suçluluk hissine kapılır. Eşiyle birlikte Şili’ye ideolojik bir seyahat yapar ve dönüşte geniş ve bahçeli meskenlerini bırakıp küçük bir apartman dairesine taşınırlar. Ateşli siyasi aktivistlere dönüşen anne-babasının yeni dünyası, Anna için farklı manalar taşır: Konut değiştirmek, düzensizlik, dadısını kaybetmek ve yeni yüzler…

Ethel ve Norman Thayer tatillerini New England'da bulunan Altın Göl'deki yazlık konutlarında geçirmektedirler. Kızları Chelsea yeni sevgilisi Bill ve oğlu Billy'le onları ziyarete gelir. Üç nesil bir ortaya gelmiştir. Birinci başlarda geçinemeyen Norman ve Billy, Chelsea'nin babasıyla asla başaramadığı bir dostluk kurar. Norman, kızının sevgisini eliyle itmesinin acısını içinde yaşamaktadır.

Elise ve Didier karakterlerindeki farklılıklara karşın birinci görüşte birbirlerine aşık olurlar. Elise konuşkan ve çılgın bir bayanken, Didier daha içine dönük yalnız bir kovboydur. Elise dövmecilikle hayatını kazanan, inançlı ve manevî bir karaktere sahipken, Didier ise hakikati tercih eden ve bir banjo kümesinde müzisyenlik yapan bir atesitir. Bu iki farklı karakter birbirlerini tamamlayıp, her günlerini hayatın son günü üzere dolu yaşayarak memnun bir hayat sürmektedirler. Fakat küçük kızları Maybell altı yaşına geldiğinde önemli bir hastalığın peçesine fikir, aşkları ve ilgileri de büyük bir imtihandan geçecektir.

Daniel bir öğretmendir. Kişiliğinin de getirileriyle hiçbir halde kendi öğrencileriyle yakın olmak istememektedir. Onun bakış açısından herkes kendi misyonunu bilmeli ve buna nazaran hareket etmektedir. Bir gün Juli ile tanışır. Juli, Daniel'e hayatının aşkını çok kısa bir mühlet içerisinde bulacağını söyler. Daniel buna inanır. Bir gün Melek isimli bir Türk kızına aşık olur. Melek'in peşine takılıp bir ucu da Türkiye'ye kadar varacak bir seyahate çıkacaktır. Bu seyahatin sürprizleri ise hiç eksik olmayacaktır.

Coalwood isimli kasabada yaşayan Homer Hickam isimli gencin ilerde baba mesleği olan madenciliği yapmaktan diğer seçeneği yok üzeredir. Ancak 1957 Ekim'inde Sputnik isimli uydunun uzaya fırlatılmasıyla Homer roketlere ve bunların nasıl yapıldığına büyük ilgi duyar. Üç arkadaşı ile deneme yanılma yoluyla kimi denemeler yapmaya karar verir.Kasabada başta babası olmak üzere herkes bunun bir saçmalık olduğunu düşünmektedir.

Tarih 13 Nisan 1975, yer Beyrut… Lübnan iç savaşının resmen başladığı gün. İçinde Filistinlilerin bulunduğu bir otobüsün yolcuları orta yerde katledilir. Olay, Beyrutlu Müslümanların ağır olduğu Batı kesitinde yaşayan Tarık ve Ömer isimli gençlerin gözleri önünde olur. Kısa vakitte Hıristiyanlar, Batı Beyrutu kontrolleri altına alır. Bu coğrafik bölünmüşlük, ülke çapındaki bölünmenin sembolü haline gelir. Bununla bir arada Tarık ve Ömer kendi gözlerinin önünde cereyan eden trajediyi görmezden gelip gençliklerinin tadını olabildiğince çıkarmaya karar verirler. Bunda okullarının kapanmasının da tesiri vardır. Hıristiyan olan hoş komşu kızı May'le, giderek şiddete teslim olan kentin sokaklarında macera peşine düşerler. İkisi de kıza âşık olur ve savaşın birinci yılını, yaşadıkları bu derin aşk yüzünden kayıtsız ve memnun geçirirler. Ne var ki, yavaş yavaş onlar da şiddet girdabının içine çekilmeye başlar.

Bir gün bir bayan, kocasını terk etme kararı verir ve onu oğlu ile baş başa bırakarak çekip masraf. İşte tam da burada bir anne ve babanın, gerçek manada ebeveyn olmayı öğrenme süreçlerinin birinci adımı atılır. Ted işkolik biridir başlangıçta ve oğlu Billy için gereken vakti ayırması çok zordur. Bir kahvaltı sonrasında ne olması gerektiğini bile bilemez. Ve aslında oğlunu hiç tanımamaktadır. Yeniden de vakit onlara her şeyi sevgi ile öğretecektir. Tam yakınlaşma ve o bağ kurulduğu anda anne Joanna ortaya çıkar ve oğlunun velayetini ister. İşte o andan itibaren de kıran kırana bir ebeveynlik gayreti başlar.

Karim, Tahran'ın dışındaki bir devekuşu çiftliğinde çalışmaktadır. Küçük meskeninde ailesi ile sade ve keyifli bir hayat sürmekteyken bir gün devekuşlarından biri kaçar. Karim bundan sorumlu tutulur ve çiftlikten kovulur. Kısa bir mühlet sonra, büyük kızının işitme aygıtını tamir ettirmek için kente iner, lakin motosikletli taksi şoförü olduğu sanılır. Karim böylelikle yeni mesleğine başlamış olur; sıkışık trafiğin içinde insan ve yük taşır. Fakat her gün uğraştığı beşerler ve materyaller Karim'in cömert ve dürüst karakterini değiştirmeye başlar ve karısı ile kızlarının mutsuzluğuna yol açar. Karim'in bir vakitler o kadar el üstünde tuttuğu pahaları geri kazanmasını sağlamak en yakınlarına kalmıştır.

Dini taassubun yaşadığımız çağda dehşetli yüzünü göstermesinin dokümanı niteliğindeki bu hassas üretim, Freidoune Sahebjam isimli romancının Soraya'yı Taşlamak isimli yapıtından sinemaya aktarıldı. Sinemanın konusuna gelince; Freidoune bir gazetecidir. Arabası bozulduğu için durduğu küçük bir köyde Zahra ile tanışır. Mütedeyyin insanların çoğunlukla yaşadığı bu köyün sakinlerinden Zahra, Freidoune'un peşini bırakmaz. Zira onun bir basın vazifelisi olduğunu anlamıştır ve Zahra, onunla konuşabilmek için ısrarla peşine takılır. Yeğeni Soraya bir gün evvel birebir köyde yaşadığı beşerler tarafından vahşice katledilmiştir. Ölmeden evvel yeğenine kelam veren Zahra, bunun köyün sırlarının ortasına gömülmemesi için elinden geleni yapmaya kararlıdır. Tek umudu da bu gazetecinin elindedir, dinlemeli ve bu küçücük köyün büyük günahını tüm dünyaya anlatmalıdır.

John Oldman, bir üniversitede yaptığı tarih profesörlüğü vazifesinden ayrılıp öbür bir yere taşınma kararı alır. Veda etmek için konutuna gelen profesör arkadaşları John’un taşınmasının altındaki nedeni merak eder. Arkadaşlarının meraklı soruları üzerine gizemini korumaktan vazgeçen John, neden taşındığını açıklar: yaklaşık 14.000 yıldan beri yaşayan ve hiç yaşlanmayan bir ölümsüzdür. Ortaya attığı bu tez arkadaşları tarafından sorgulanacak ve hepsi John’un delirmiş ya da kendilerini sınıyor ya da en berbatı doğruyu söylüyor olma ihtimalleri ortasında gidip geleceklerdir.

Elle Dergisi'nin 43 yaşındaki karizmatik editörü Jean Dominuque Bauby, 1995 yılının 8 Aralık günü ani bir beyin kanaması sonucu felç geçirir. Komada kaldığı 20 günün sonunda uyanan Jean Dominique, kendini bedeninin içerisinde hapsolmuş olarak bulur. Sol gözünün görme yetisi hariç bütün bedensel işlevlerini yitirmiştir. Lakin o, hayata eşsiz bakış açısıyla kendisine yesyeni ve güçlü bir dünya yaratmayı başarır. Zira sol gözü dışında felç olmayan 2 şey daha vardır: 'Hayal gücü ve anıları……”

Akıl hastanesinde ömür törpüleyen zavallı Karl'ın kıssası… Ahlaken çürümüş bir baş yapısına sahip Childers, başına gelen istenmedik bir surumu kanla çözmesi sonucunda mahpus yerine kendini tımarhanede bulacaktır… Slingblade, karmaşık bir ahlaki ikilem içinde kalmış Karl Childers’in gizemli, manevî ve kara mizah hikayesidir. Çocukken çok dindar bir ailede büyüyen Karl, ailesi tarafından Tanrı’nın bir cezası olduğuna inandırılmıştır. Bir gün annesini kasabanın serserileri ile cinsel alaka sırasından gören Karl, yaptıkları şeyin yanlış olduğunu düşünerek onları bıçaklayarak öldürür. Bu cinayet sebebiyle akıl hastanesine konur ve artık, 25 yıl sonra hür kalarak tekrar topluma karışır. Köprünün üstünden artık çok sular akmıştır ve yeni duruma alışması kolay olmayacaktır…

Kendini Han Nehri’nin karanlık sularına atan Kim, uyandığı vakit üstü başı kumla kaplanmış bir formda yerde yattığını fark eder. Kendini öldürmeyi başaramadığını anlayan Kim, nerede olduğunu anlamaya çalışır. Bilinmeyen bir adaya sürüklendiğini fark eder. Irmak kenarındaki binalarda yaşayan ve yıllarca dışarıya çıkmayan genç bir kız, adam üzerinde tek başına yaşayan Kim’i fark eder. Gitgide adamın yaşantısını merak eden genç bayan hamasetini toplayarak konutundan dışarı adımını atar ve Kim’in yanına sarfiyat.

Son Veda, Uzakdoğu kültürüne has duygusal yoğunlukları en güçlü bir formda beya zperdeye yansıtmayı başarabilen, son periyot Japon sinema sanatına katkıları yadsınamayacak sanatçı Yojiro Takita'nın duygusal bir güldürü sineması. 

Yabancı Lisanda En Düzgün Sinema Oscar’ını konutuna götüren Gidişler, Japonya’nın dini inançlarına ve geleneklerine yer yer komik ve duygusal bir bakış atıyor. Mevtin bir son mu yoksa yeni bir seyahatin başlangıcı mı olduğunu sorgulatan sinema, izleyicisini sömürmeyen son derece naif ve aldığı mükafatları sonuna kadar hak eden bir üretim.

ayatı çalıştığı transatlantikte geçen Danny Boodman, bir gece kimin tarafından bırakıldığı aşikâr olmayan bir kutu bulur. Kutunun içerisindeki şey yeni doğmuş bir bebekten diğeri değildir. Çaresizce bebeği odasına götüren Boodman, bebeğe karşı büyük bir bağlılık geliştirir. Ona Novecento(1900) ismini verecek ve son nefesine dek odasında tek başına büyütecektir. Novecento ise babası Boodman bir kaza sonrası hayatını kaybedene dek bu mabetten çıkmayacaktır. O gün odasında çalmaya başladığı piyano, tüm gemiyi şaşkınlığa sürükleyecek, yakın vakitte herkesi kendine hayran bırakacaktır.

Gel ve Gör'de İkinci Dünya Savaşı'nın en karanlık periyotlarından birinde, Alman işgali altındaki küçük bir Belarus kasabasındayız. Naziler tüm yahudi köyleri yerle bir edip yerli halkı zalimce katlederken 13 yaşındaki Florya sahip olduğu tek şeyi, annesini bırakıp Sovyet partizanların güçlerine katılır. Partizanlar Almanlar'a karşı savaşmaya gittiklerinde küçük Florya, Glascha isimli bir kızla arkadaş olur. Bu sempatik dostluk esnasında Florya kendi köyünün adım adım yok oluşuna şahit olur. Savaş bir defa daha acımasızlığını kanıtlayıp insan hayatının ne derece ucuz olduğunu su yüzüne çıkarırken, hatasız siviller bir defa daha hiç uğruna kaybeden tarafta olurlar.

Cennetin Çocukları, kız kardeşinin ayakkabılarını kaybeden bir çocuğunun onları bulmak için verdiği çabayı ele alıyor. İran sinemasının dikkat cazibeli direktörlerinden Majid Majidi'nin yapıtında, fakir bir aileye sahip iki kardeşin birebir çift ayakkabıyı paylaşmasının hikayesi anlatılıyor. Sinema, 1999 yılı En Âlâ Yabancı Sinema Oscar'ı ve Montreal Sinema Şenliği Fipresci ve Kiliseler Birliği Heyet ödüllerinin sahibi.

Karısını öldürmeye teşebbüs hatasından karar giymiş ve mahkemesini bekleyen bir mahkum olan Claude Gaspard, öbür bir hücreye transfer edilince, bu hücrede tanıştığı mahkumların hapishaneden kaçma planlarının olduğunu öğrenir. Bu sırada mahkum olduğu dava fikir, Gaspard'a, en fazla 5 yıl içinde hapishaneden çıkacağı açıklanır. Ancak kaçış planı hala işliyordur ve başka mahkumlar er geç bu durumu öğrenecektir… Gerçek bir olaya dayanan Le Trou, sinemanın çekimlerinin bitmesinden bir kaç ay sonra ölen direktör Jacques Becker'in son sinemasıdır.